Kuşatmalarınsonuçlarına öz olarak değinmek gerekirse, 1529 yılında gerçekleştirilen 1.Viyana kuşatması her ne kadar başarısızlık ile sonuçlansada, Osmanlı'nın gücünü Avrupa'ya tam manası ile gösterip, tescillediği, Avrupa'yı titrettiği bir savaştır! 2.Viyana kuşatmasının sonucu ise Osmanlı açısından daha 111.1. 1595-1700 yılları arasındaki süreçte meydana gelen başlıca siyasi gelişmeleri tarih şeridi ve haritalar üzerinde gösterir. (1669), Bucaş Antlaşması (1676), Bahçesaray Antlaşması (1681), II. Viyana Kuşatması (1683), Karlofça Antlaşması (1699) ve İstanbul Antlaşması (1700) hakkında bilgi sahibi olur Sebepleri 1) Bizans'ın ve papanın kışkırtması 2) Türkleri Balkanlar'dan atma düşüncesi 3) Varna Savaşı'nın intikamını almak istemeleri 4) Hünyadi Yanoş ve Arnavut beyi İskender Be/in gayretleriyle yeni bir Haçlı ordusu toplanması Sonuçları: 1) Osmanlılar büyük bir galibiyet elde etmişlerdir. ViyanaSonuç Kışın gelmesi üzerine Türk Ordusu'nun savaşmadan geri çekilmesi. Graf von Salm I. Süleyman Güçler 80.000 120.000 40 hafif top Kayıplar 15.000 I. Viyana Kuşatması Viyana'ya yardım seferi başlatılmış ve Avrupa'nin her yerinden muhtelif milletlere mensup yardım kuvveti gelmeye baslamıştı YıldırımBayezid Han-Timur Han - Ankara Savaşı (1402) Ortaçağda Avrupa. Osmanlı devlet teşkilatı kültür ve medeniyet. Osmanlı' da Gerileme Ve Çöküş. Osmanlı İmparatorluğa Doğru. Osmanlıda Cihan Hakimiyeti Dönemi (1451-1566) Duraklama Dönemi (1566-1699) Osman gazi Döneminde Hızlı Yükselişin Nedeni. Nedenlerive Sonuçları. Viyana Kuşatması sonrasında çok sayıdaAvrupa ülkesi Osmanlı İmparatorluğu’na karşı birleşerek saldırıya geçti. 1686 yılında Rusya da Kutsal İttifak ülkelerine katıldı. 1687 ve 1689 yıllarında Kırım’a, 1695 ve 1696 yıllarında ise Osmanlılara ait Azak’a saldırıya geçtiler. Kırım Srxey. Oluşturulma Tarihi Ocak 17, 2020 1217Mohaç Savaşı veya Mohaç Meydan Muharebesi, Osmanlı Devleti İle Macar Krallığı arasında yapılan ve 2 saat gibi kısa bir sürede Macar Krallığı’nı yıkan bir savaştır. Mohaç Savaşı tarihi, özeti, önemi, neden ve sonuçları hakkında aradığınız tüm soruların cevaplarına en kısa süren savaş olarak geçmiş, dönemin padişahı Kanuni Sultan Süleyman komutasında Osmanlı Devleti zafer Savaşı TarihiMohaç Meydan Savaşı, 29 Ağustos 1526 yılında Osmanlı İmparatorluğu ile Macar Krallığı arasında yapılmıştır. Savaşın tarihi önemi tüm Avrupa'nın etkilenmiş olmasıdır. Macaristan'ın çok önemli bir bölümü Osmanlı İmparatorluğu’nun hâkimiyeti altına Savaşı ÖzetiOsmanlı padişahı Kanuni Sultan Süleyman ile Macar Karalı arasında yapılan savaş sadece iki saat sürmüştür. Tarihin en farklı savaşlarından birisi olmuştur. Macarlar Belgrad'ı kaybetmelerine karşın Osmanlı İmparatorluğuna karşı tehditkâr politika izliyordu. Fransa Kralı Fransuva'nın annesi, oğlunun Almanlara esir düştüğünü Kanuni Sultan Süleyman'a bildirmişti. Macarlara ders vermeyi ve bunun da Avrupa'ya gözdağı olmasını isteyen Kanuni, bunu fırsat bilerek sefer başlattı. 29 Ağustos 1526 tarihinde başlayan sefer yalnızca iki saat sürmüş ve Macaristan'ın büyük bölümü ele Savaşı’nın ÖnemiMohaç Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu’nun gücünü hem Avrupa'ya hem dünyaya göstermiştir. Tarihçilerin bazıları tarihin en kısa sürede biten savaşı dedikleri Mohaç Savaşı için Osmanlı-Avusturya çekişmesinin nedenidir Macar topraklarının bir kısmını Osmanlı diğer tarafını Avusturya istiyordu. Tarihi açıdan savaş Avrupa'nın gidişat yönünü de değiştirmiştir. Macar Krallığının çok kısa sürede yıkılması Kanuni Sultan Süleyman'ın ve Osmanlı İmparatorluğu’nun gücünü ortaya koymaktadır - Osmanlı Devleti çok güçlü imparatorluk olduğunu dünyaya kanıtlamıştır. - Osmanlı açısından Avrupa'ya açılma senaryoları doğmuş, sonrasında bu gerçekleşmemiştir. - Kanuni Sultan Süleyman toprakları çok daha fazla genişletme imkânı Savaşı Nedenleri ve SonuçlarıSavaşın Nedenleri - Macar Kralı Almanya Kralı Şarklen'ı destekliyordu. Alman Kralının da aynı şekilde karşılık vermesi Macar Kralının güvenini artırmıştı. Buna güvenen Macar Kralı Osmanlıya karşı saldırgan bir tutumla yaklaşmıştır. - Fransa Kralı Fransuva Almanlara esir düşmüştü. Fransuva'nın hem annesi hem kendisi Kanuni Sultan Süleyman'a mektup yazmış ve yardım talebinde bulunmuştur. - Kanuni Sultan Süleyman'ın niyeti Orta Avrupa'da fetihler yapmaktı. Bunun için gözdağı vermeyi amaçlayan padişah bu fırsatı yakalamıştır. - Kanuni Sultan Süleyman'ın diğer amacı Hristiyan birliğini bozmaktı. Bunun en iyi yolunun, Fransa’yı yanına çekmek olduğunu düşünüyordu. Fransa Kralının kendisinden yardım istemesi bunun için bir nevi zemin hazırlamıştı. - Osmanlı İmparatorluğu’nun fetih politikalarını artık tüm dünyaya yayma hedefi gelişmişti. Tarihin en büyük toprak parçalarına Kanuni döneminde ulaşan Osmanlı bunu daha fazla Sonuçları - Savaşın çekişmeli geçilmesi bekleniyordu. Ancak Osmanlının gücünün sanılandan daha fazla olduğu anlaşılmış, Macar Krallığı sadece 2 saat içerisinde yıkıma uğratılmıştır. - Mağlubiyetten sonra Macar Kralı değişmiş, yeni kral Jon Zapola olmuştur. - Macaristan Krallığı Osmanlının himayesine girdi. Dönemin Macar Krallığının başkenti Budin bir süre sonra Osmanlının eline geçmiştir. - Osmanlının gücünün arttığı anlaşılmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun Orta Avrupa'ya olan hâkimiyeti başlamıştır. - Macaristan Krallığının alınmasından sonra yeni büyük bir rakip ortaya çıkmıştır. Macaristan Krallığının hemen yanı başında olan Avusturya, Osmanlının düşmanı haline gelmiştir. Sonraki dönemde Osmanlı ile Avusturya arasında büyük çekişmeler yaşanmaya başlamıştır. - Macar Krallığı kısa süre sonra yıkılmış, topraklarının bir bölümü Osmanlıya, öbür tarafı Avusturya'ya kalmıştır. - Kanuni Sultan Süleyman amacına ulaşmış, fetih politikasını sürdürmeye devam etmiştir. Osmanlının kara parçaları Orta Avrupa'ya uzanmaya başlamıştır. - Osmanlı yaklaşık 150 yıl kadar 2. Viyana Kuşatması - 1683 Orta Avrupa'ya hâkim olmayı başarmıştır. - Macar Kralı Layoş ve beraberinde olan komutanlar savaş esnasında hayatlarını kaybetmişlerdir. Mohaç Meydan Muharebesi 2 saat sürdüğü için tarihin en kısa savaşlarından birisi olarak nitelendirilir. ✓ Doları belli bir düzeyde tutma uğruna milyarlarca dolar harcamış olmanın bedelini ödüyoruz. ✓ Elimizde tam otomatik silah var ama sıradan tabancaya sahip biri korkusuzca üstümüze geliyor. Çünkü biliyor ki o otomatik silahın mermisi kalmadı. ✓ Öyle görünüyor ki faizin üç-beş puan artırılması bile kur yangınını ancak hafifletebilir, tümüyle söndüremez. Sorun çok daha büyük. Çocuklar için eğlenceli, büyükler için soğuk bir espridir “Viyana kuşatması niye bitti?” Espriden haberdar değilseniz tabii ki yanıt veremezsiniz. “Atacak kuş kalmadığı için.” Bizim dolarla maceramız da buna benziyor. “Doları artık niye tutamıyoruz?” “Satacak dolar kalmadığı için.” ★★★ Tarih 19 Şubat 2001. Türkiye ekonomisi Çankaya Köşkü’nde yaşanan Anayasa kitapçığı fırlatma iddiası yüzünden bir anda alt üst olmuş. Aslında ekonomi zaten felaket durumda da, bu iddia tuz biber ekmiş. Hem ortada Cumhurbaşkanı Sezer’in Ecevit’in suratına Anayasa kitapçığı fırlattığı da yok ya; o da ayrı bir konu. Aynı günün akşamı; yer Merkez Bankası sosyal tesisleri. G-20 toplantısı dolayısıyla Türkiye’de bulunan IMF Başkan Yardımcısı Stanley Fischer Türk bürokratlarla sohbet ediyor. Hükümete dalgalı kura geçilmesi önerisinde bulunan ama bu önerisi sıcak karşılanmayan Fischer, aynı görüşünü sohbet sırasında bürokratlara bir kez daha aktarıyor. Bürokratlar çaresiz; “Yukarısı bizi dinlemiyor ki” diye karşılık veriyor. IMF Başkan Yardımcısı üstüne basa basa şöyle diyor “Bu dalgalı kura ya rezerviniz varken geçersiniz ya rezervleri yedikten sonra. Her halükarda geçeceksiniz, bari rezervler sizde kalsın. İkna edin başbakanı.” Merkez Bankası sosyal tesislerinden ayrılan bazı bürokratlar zaten Başbakan Ecevit’in yanında. Durum ayrıntılı bir biçimde ele alınıyor; Ecevit ikna ediliyor ve birkaç gün içinde de rezervler tümüyle sıfırlanmadan dalgalı kura geçiliyor. Ama ekonomi öyle darboğaza girmiş ki, o meşhur 2001 krizini yaşamaktan kaçınmak mümkün olmuyor. Atacak kuş, satacak döviz! Türkiye doları tutmak için çok büyük bedel ödedi. Tam tutarı hesaplamak pek kolay olmasa da milyarlarca doları kuru bu düzeyde tutabilmek uğruna harcadık. Üstelik o dövizin devamı yoktu. Şimdi elimizde atacak kuş, satacak döviz kalmadı! Yıllar önceyi hatırlıyorum. Merkez Bankası fazla oynaklık gözlediğinde piyasaya satıcı olarak girdiğini duyurduğu an ortalık bir anda sakinleşir, Merkez Bankası’nın önemli miktarda döviz satmasına bile gerek kalmazdı. Merkez’in müdahale tutarları gecikmeli olarak açıklandığında görülürdü ki satılan döviz aslında hiçbir şey değil. Belli ki TCMB adı yetiyordu. Ya şimdi? Merkez Bankası kamu eliyle sattı sattı ve tükendik! Döviz, önüne kattığı her şeyi silip süpüren sel gibi. Dünkü tablo ibret verici. Bu satırların yazıldığı saat itibarıyla dolar ve euroda yüzde 3 dolayında artış söz konusuydu. Kimileri son birkaç gündeki bu hızlı artışa şaşıyor. Aslında bu duruma şaşanlara şaşmak gerek. Doların bir ayı aşkın süre boyunca tutulmasını normal karşılayıp bu hızlı artışa şaşanlara... Nereye kadar gider ya da nereden döner?Şimdi herkesin aklında aynı soru var“Döviz nereye kadar gider ve nereden döner?"Dolar ve euro elbette her gün yüzde 3 yüzde 3 değer kazanmayacak. Dünün yüzde 3'ünü bu oranın değişmediğini varsayarak belki yarın yüzde 1 izleyecek, belki daha yüksek bir artış ya da gerileme genel eğilim yukarı doğru olacak. Tabii ki hiçbir şey yapılmaz, hiçbir adım atılmazsa...Şu günlerde herkes döviz almak istediğine göre yapılacak en öncelikli ve en kısa sürede sonuç verecek adım döviz almak için gereken TL'yi değerli kılmak. Bir paranın nasıl değerli ve aranır hale geleceği de belli; faizi Eylül 2018'i hatırlayalım! Rahip krizi yüzünden döviz fırlamış ve Merkez Bankası faizi puan artırarak yüzde yüzde 24'e çıkarmak zorunda bugün 2018'den farklı. O dönem belli bir konu kriz yaratmış, faizi artırmak ve rahibi vermek suretiyle krizi koşullar aynı değil. Öyle üç-beş puanlık bir faiz artışıyla bu sorunu geride bırakmamız hiç kolay diyelim tüm siyasi engelleri aştık ve faizi artırdık, bu sayede kurun bir miktar geri dönmesini sağladık. Bu yetecek mi sanıyorsunuz?Sonbahar geldiğinde ve dış borç ödemeleri yoğunlaştığında ne olacak... Hatta daha öncesinde kur biraz gerileyince özel sektör düşük gördüğü kurdan yeniden alıma geçmeyecek mi...Dolayısıyla kurun nereye kadar gideceği ve dönüşün nereden olacağı konusunda bir tahminde bulunmak şunu öngörmek pek zor değil gibi. Kur bir miktar düşüp tekrar artacağa benziyor. Silahınız var, ama merminiz bitmişElinizde dünyanın en iyi otomatik silahı var; ama sizden çok daha basit silaha sahip olanlar korkusuzca üstünüze üstünüze geliyor...Geliyor; çünkü merminizin kalmadığını biliyor...Rezervi tüketme ve eksiye düşme pahasına dövizi bir süre sabit yatay seyretmesinin bedeli işte bu...Mermisiz kaldık ve herkes bunun farkında.“Herkes" deyince hemen aklımıza yabancılar gelmesin. Bankalar da, şirketler de, vatandaş da ve tabii ki yabancılar basit soru...Bu köşede birkaç gün önce şöyle yazmıştıkHerkes kendi kendine şu iki soruyu sorsun ve bu sorulara samimi olarak yanıt versin"Döviz çoğalmadan döviz kuru aşağı gider mi?""Döviz ihtiyacı giderek artıyorsa kurun daha da yükselmesi önlenebilir mi?"Dövizin çoğalmasını, yani döviz arzının artmasını sağlayacak bir gelişme var mı, yok!Döviz ihtiyacının, yani döviz talebinin artmasına yol açan gelişmeler var mı, çok!Kur artışına karşı en temel çare belli, yüklü tutarda döviz bulmak ve yabancı yatırımcıya güven verip yeniden Türkiye'ye dönmelerini yolu da belli de, siyasetçiler o köprüyü atmış gibi davranıyor. Birinci Viyana Kuşatması nedir? Birinci Viyana Kuşatması, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu’na bağlı Avusturya Arşidüklüğü’nü 27 Eylül-16 Ekim 1529 tarihleri arasında kuşatmasıdır. Kuşatma sonrasında Avusturya Arşidüklüğü’nün başkenti Viyana ele geçirilememiş ve Osmanlı ordusu İstanbul’a geri dönmüştür. Bu yazımızda I. Viyana Kuşatması ne zaman, nerede, kimler arasında gerçekleşmiştir? I. Viyana Kuşatması nedenleri nelerdir? I. Viyana Kuşatması sonuçları nelerdir? I. Viyana Kuşatması önemi nedir? I. Viyana Kuşatması neden başarısız oldu? sorularını yanıtladık. Ayrıca bu konuyla ilişkili olarak Viyana neresidir? Kutsal İttifak nedir? Ne zaman, nasıl, nerede ve niçin kuruldu? sorularını da inceledik. Birinci Viyana Kuşatması Hakkında Bilgi Birinci Viyana Kuşatması ne zaman, nerede, kimler arasında gerçekleşmiştir? 10 Mayıs 1529 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul’dan yola çıkan Kanuni Sultan Süleyman ve askerleri, aynı yılın 20 Haziran’ında Sofya’ya 18 Ağustos’da ise Mohaç ovasına vardı. Burada ordusuna katılan Macar asker ile yola devam eden Sultan Süleyman 8 Eylül’de Budin kalesini düşürdükten sonra 12 Eylül’de Viyana’ya doğru yola çıktı. 27 Eylül’de Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu birlikteliğinin en güçlü hanedanlıklarından biri olan Avusturya Arşidüklüğünün başkenti olan Viyana şehrine kuşatma başlatan Sultan Süleyman, kış aylarının gelmesi ve geciken tedarikler nedeniyle kuşatmayı 16 Ekim 1529 tarihinde mecburen kaldırdı. Kuşatma tarih boyunca Avusturya halkına başkentlik yapmış olan ve kaldığı konum bakımından Avrupa’nın en önemli stratejik noktalarından biri olan Viyana şehrine yapılmıştır. Kuşatmadaki iki ana güç Osmanlı İmparatorluğu ve Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu’dur. Osmanlı’ya bağlı beylikler olan Boğdan Prensliği ve Kırım Hanlığı da savaşa kuşatmaya katkıda bulunmuştur. Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu’ndan ise Avusturya Arşidüklüğü ile Habsburg Hanedanlığı savaşa en çok katkıda bulunmuş ülkelerdir. Viyana Neresidir? Viyana, Avrupa Kıtasının ortasında bulunan ve tarih boyunca genellikle Avusturya devletlerine başkentlik yapmış bir şehirdir. 1. Viyana Kuşatması sırasında da Avusturya Arşidüklüğüne başkentlik yapan şehir hem jeopolitik olarak hem de siyasi açıdan önemli bir şehirdir. Viyana Haritası Birinci Viyana Kuşatması Nedenleri I. Viyana Kuşatması nedenleri nelerdir? Kanuni Sultan Süleyman, Mohaç Meydan Muharebesi sonrasında ele geçirdiği Budin şehrini ve Macar Krallığı’nı savaşa katılmamış olan Erdel voyvodası Szapolyai’ye vermiştir. Ancak Mohaç Meydan Muharebesi öncesindeki kral II. Lajos sayesinde Macaristan’la bağlantısı bulunmasına rağmen Osmanlı Ordusu tarafından ele geçirilememiştir. Slovakya, Bohemya, Moravya gibi bölgeler Kutsal Roma Cermen İmparatoru’nun kardeşi, Avusturya Arşidükü Ferdinand’ın kontrolünde kalmıştır. Sultan Süleyman ordularını İstanbul’a döndürdükten sonra, Osmanlıya karşı prenslerden oluşan bir diyet meclisi Reichstag kuran Ferdinand bu mecliste kendini Macaristan ve Bohemya kralı ilan etmiştir. Kardeşi Habsburg İmparatoru Şarlken’in desteğini de alan Ferdinand, 27 Eylül 1527 tarihinde Tokaj Muharebesinde Szapolyai’yi yenip, Budin’i ele geçirmiştir. Krallığını kaybeden Szapolyai, Litvanya’ya kaçarak Osmanlı İmparatorluğundan yardım istemiştir. Kanuni Sultan Süleyman Budin’i geri almak için sefere hazırlanırken Macaristan’dan fethedilmiş bölgelerin geri verilmesi karşılığında barış isteğiyle Avusturyalı elçiler gelmiştir. Ancak Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğunu Macaristan’dan çıkarmak, Ferdinand’ı küçük düşürmek ve Şarlken’in ordusunu yok etmek isteyen Kanuni, bu teklifi reddeder. Sefer hazırlıkları bittiğinde elçileri serbest bırakan Kanuni Sultan Süleyman, 10 Mayıs 1529’da İstanbul’dan yola çıkmıştır. 18 Ağustos’ta Mohaç ovasına ulaşan Kanuni, burada Szapolyai ve askeri daha yanına katarak Budin şehrine yürümeye devam etmiştir. Şehri kuşatan Kanuni, teslim teklifi reddedilince büyük bir kuşatma savaşı sonucunda 8 Eylül’de şehrin bir kapısı ele geçirilince, şehir teslim olur. Bu Yazılarımızı da İnceleyebilirsiniz! Bu hızlı zafer karşısında Osmanlı İmparatorluğu’nun gücüne karşı duramayacağını anlayan Boğdan voyvodası IV. Rareş de Osmanlı’ya karşı bağlılık anlaşması imzalar. Elbasan’ın sancakbeyi Hasan Bey’i Budin’de muhafız olarak bırakın Sultan Süleyman, 12 Eylülde şehirden ayrılarak asıl hedefi olan Viyana şehrine doğru yürür. Bu sırada Macar kraliyet tacı, Ferdinand’ın adamları tarafından kaçırılmak üzereyken İzvornik sancakbeyi Sultanzade Bali Bey tarafından kurtarılıp, Szapolyai’ye giydirilmiştir. Birinci Viyana Kuşatması Sonuçları I. Viyana Kuşatması sonuçları nelerdir? 22 Eylül’de Avusturya sınırını geçen Kanuni Sultan Süleyman, şehre yürümeye devam ederken, 23 Eylül günü Bali Bey’in kardeşi, Semendire sancakbeyi olan Sultanzade Mehmed Bey komutasındaki öncü kuvvetler, düşman öncü kuvvetlerinin çoğunu Viyana şehrinin, on beş kilometre güneydoğusunda kalan Bruck bölgesi yakınlarında yok etmişti. Bu çarpışma sonucu esir edilen Alman kuvvetleri komutanı Christophe Von Zedlist ve diğer generaller, Sultana esir olarak gönderilmiştir. Yaklaşık 27 Eylül’de Viyana önlerine gelen Osmanlı ordusu, Arşidüklüğün başkentini kuşatmaya başlamıştır. kişilik dev bir orduyla gelen Sultan’ın haberi tüm Avrupayı korkutmuştur. O sırada had safhada olan mezhep mücadeleleri bile bir kenara bırakılarak Avusturya Arşidüklüğüne büyük bir yardım başlamıştır. Farklı milletlerden birçok asker kuşatmadan çok az önce kaleye yerleşmiştir. Kuşatma için hazırlıklara başlamışlardır. Savunmanın generali Kont Nicolas Von Salm, tecrübeli bir komutan olarak şehrin duvarlarının önüne ikinci bir savunma duvarı oluşturup, Osmanlı humbaracılarına karşı ahşap çatıları şehirden çıkarttırmıştır. Osmanlı toplarının etkisini azaltmak için de kaldırım taşlarını kaldırtmıştır. Kaleyi kuşatmaya başlayan Sultan Süleyman, yoğun top ateşiyle kale duvarlarını tahrip etmeyi başarsa da yıkamamıştır. Topların yetersizliği üzerine lağımcı birliği gönderilmiştir. Ancak kaledeki güçler tarafından fark edilen bu birliklerin çoğunluğu yok edilmiştir. Kale duvarlarına yakın bir mevzide patlatılan mayın, iç ve dış duvarın bir kısmını yok etmeyi başarsa da, hızlıca bu bölgeye yönelen düşman güçleri, deliği tutmayı başarmıştır. Yıkılan duvarlara giremeyen birliklerin moralının bozulması, yoğun yağış, gittikçe yayılan hastalıklar sebebiyle gücü oldukça azalan ordu son bir büyük saldırı yapsa da başarılı olamamıştır. Bunun üzerine Viyana’dan on beş kilometre kuzeyde düşman birliklerinin toplandığı haberi gelince Sultan Süleyman kuşatmayı kaldırmıştır. İstanbula dönerken Avusturya yerleşimlerini yağmalayarak dönen Kanuni bu savaşın sonucunda Viyana şehrini alamamış olsa da Macaristan Krallığını geri almış sefere çıkma amacını tamamlamıştır. Bu sayede Osmanlı Balkanlardaki gücünü korusa da, düşmanlarını yok etmeyi başaramamıştır. Bu dönemden sonra hızla gelişen Avrupa karşısında güçsüzleşmiştir. Birinci Viyana Kuşatması Neden Başarısız Oldu? Kuşatmanın başarısızlığı birçok faktöre bağlı olsa da şans, Osmanlı’nın başarısızlığının büyük bir nedenidir. Günlerce yağan yağmurlar ve Ekim ayında çıkan beklenmedik kar fırtınaları hem saldırıları yavaşlatmıştır. Hem de askerlerin morallerini bozmuştur. Yağan yağmurlarla çamura dönen yollar Osmanlı toplarının birçoğu kullanılamaz hale getirirken, Osmanlı tedariklerinin gelişini yavaşlatmış, askeri güçsüz düşürmüştür. Ayrıca altı aydır seferde olan ve Budin gibi zorlu bir şehri alan ordu hem yorgun haldedir hem de tedarikleri oldukça azdır. Bunun yanında bir ittifak oluşturmuş Avrupalı kuvvetlerin toplamasıyla ordunun morali iyice düşmüştür. Sultan Süleyman askerlerini kaybetmemek adına kuşatmayı kaldırma emri vermiştir. Bununla beraber kuşatma sırasında kalenin komutanı olan Kont Von Salm’ın tecrübesi ve şehre kurduğu zekice defanslar da Osmanlı’nın şehri düşürememesinin bir başka nedeni olarak gösterilebilir. Birinci Viyana Kuşatması Önemi I. Viyana Kuşatması önemi nedir? Osmanlı Ordusunun gücünü en net gösterdiği savaşlardan biri olan bu kuşatma, Avrupa’nın Osmanlının gücünü görmesi açısından çok önemli bir savaştı. Bunun yanında Macaristan’ı geri alan Osmanlı, Balkanlardaki gücünü de korumuş oldu. Not Bu konuyla ilgili olarak İkinci Viyana Kuşatması Nedenleri ve Sonuçları Maddeler Halinde başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

1 viyana kuşatması nedenleri ve sonuçları