EUNGu. Yeteneklerini Geliştir Aslı Sarıhan Görmüş geçirmiş birinin deneyimlerinden faydalanmaktan daha iyi bir öğrenme yolu var mı? Geçtiğimiz günlerde Reddit sitesinin bir başlığında kişilerin 30larında yaptıkları ya da yapmadıkları şeylerle ilgili pişmanlıkları konu oldu. 30lar yolculuğunuza yeni çıkan biriyseniz veya bu yolun sonuna yaklaşmakta olan bir gemiyseniz, gelin bilen birilerinden dinleyin. 1. Zorundalıklar 30larınızda toplum baskısını her zamankinden daha çok hissedeceksiniz ama sakın bu baskının sizi engellemesine izin vermeyin. Sürekli olarak “bir evim olmalı”, “çocuk yapmalıyım”, “evlenmeliyim” veya “artık bir kariyere başlamam gerek” endişesinde olabilirsiniz. Bütün bu beklentilerden kurtulun ve hayatınızı “sizin” en mutlu olacağınız şekilde yaşayın. Sırf toplumun beklentisinden farklı yaşadığınız için kendinizi başarısız hissetmeyin – hayata bir kere geliyorsunuz, özgürce yaşayın! 2. Ebeveynlerle Vakit Geçirmemek 30larındaki insanların bir ortak pişmanlığı da ebeveynleri hala aktif olabilecek kadar gençken onlarla vakit geçirmemiş olmak. Yürüyüşe çıkmak, seyahat etmek ya da hatta sadece sohbet etmek bile onlar yaşlandıkça yapılması zorlaşacak çok basit aktiviteler aslında. 3. Önceliği İşe Vermek 30larındayken aklından çıkarmaman gereken şey Eğer önceliği işine verirsen, pişman olursun. Sevdiklerinle vakit geçir çünkü ne para ne de kariyerinde yükselmek o değerli anlardan daha önemli olmayacak. 4. Negatifliklerle Zaman Harcamak 30larına geldiğinde hayatındaki negatif insanların birden bire kaybolacağını mı düşünüyorsun? Ne yazık ki, onlardan bir kaçı hala çevrende var olacak. Bu yüzden sakın zamanını onlara harcama. Sana kendinle ilgili iyi hissettirmeyen insanlara dikkat et ve onlarla olan arkadaşlığını yeniden değerlendir. Negatif düşünceler ve kontrolün dışında olan konular hakkında dikkatli ol. Oluruna bırak, gitsin. 5. 30ların Yaşlı Olduğunu Düşünmek “Bunu yapmak için yaşlandım artık.” 30larında en çok kullandığın cümle olabilir. Ama öyle değilsin! İddiasına girerim 50lerinde ve 60larındakiler de bu dediğime katılıyordur. 20lerindeyken hayatın bütün nimetleri ayaklarının altındaydı, hala da öyle. Kanın kaynadığı sürece risk al, yaşa, ve tadını çıkar ve içindeki delikanlıyı hiç kaybetme. 6. Kendini Her Şeyin Önüne Koymamak Kendin dışında herkesi hayatının önceliğine koyan biri olabilirsin. Bunu bir an önce bırak! Kendini önceliğe aldığında geri kalan her şeyin kendiliğinden yerine oturacağını bil. Kendi ihtiyaçlarına öncelik vermek seni mutlu biri haline getirecek, bu da çok daha iyi insan ilişkileri kurmana yardımcı olacak. Her şekilde kazançlı bir durum. Kendine iyi baktığında 30larında çok daha az pişmanlığın olacak. Peki ya birlikte hayat kurduğun eşin? Eğer kendi ihtiyaçlarına odaklandıysan ve hayallerinin peşinden gittiysen eş seçiminden de büyük ihtimalle pişman olmayacaksın. 7. Vücuduna İyi Bakmamak Bir şeyler için artık yaşlı olduğunu söylüyorsun ama yine de abur cubur yiyen, egzersiz yapmayan genç halin olmaya devam ediyorsun; bu büyük bir çelişki. Bu tarz alışkanlıkları bırakmak zor ama vücuduna iyi bakmaya erken başlamalısın yoksa bir şeyleri yapabilmek için yaşlı olmaya çok daha erken başlayacaksın. 8. Şansını Denememek Belki sen fazla ihtiyatlısın ve büyük ihtimalle önceden bahsettiğimiz zorundalıklar seni geri çekiyor. Sağlamcı olma ve birazcık anı yaşa. 9. Yeterince Birikim Ve Yatırım Yapmamak Bu pek çok 30lu yaşlarında olan insanın yaşadığı çok büyük bir pişmanlık. Eğer zamanında yatırım yapmaya başlarsan, emekliliğinde çok daha büyük ikramiyelerin olacak. Eğer 30larında birikim ve yatırım yapmayı bırakmazsan, istediğin yaşta emekli olman çok daha kolaylaşacak. 10. Yeterince Seyahat Etmemek Dünya parmaklarının ucunda! Bir uçağa atla ve keşfetmeye başla! Sürekli erteleyip durmayı bırak—Yaşlandığında seyahat etmeye zaman ayırmak çok daha zor olacak. 11. Başkalarının Düşündüğünü Çok Fazla Önemsemek Bu hatayı yer yaşta yapıyoruz. Bu gereksiz alışkanlığını 30larında bırak. Zamanını ve enerjini başkalarının ne düşündüğünü önemsemeye harcamayı kes. Sana değer verenler, seni olduğun gibi kabul geçirmiş birinin deneyimlerinden faydalanmaktan daha iyi bir öğrenme yolu var mı? Geçtiğimiz günlerde Reddit sitesinin bir başlığında kişilerin 30larında yaptıkları ya da yapmadıkları şeylerle ilgili pişmanlıkları konu oldu. 30lar yolculuğunuza yeni çıkan biriyseniz veya bu yolun sonuna yaklaşmakta olan bir gemiyseniz, gelin bilen birilerinden dinleyin. 1. Zorundalıklar 30larınızda toplum baskısını her zamankinden daha çok hissedeceksiniz ama sakın bu baskının sizi engellemesine izin vermeyin. Sürekli olarak “bir evim olmalı”, “çocuk yapmalıyım”, “evlenmeliyim” veya “artık bir kariyere başlamam gerek” endişesinde olabilirsiniz. Bütün bu beklentilerden kurtulun ve hayatınızı “sizin” en mutlu olacağınız şekilde yaşayın. Sırf toplumun beklentisinden farklı yaşadığınız için kendinizi başarısız hissetmeyin – hayata bir kere geliyorsunuz, özgürce yaşayın! 2. Ebeveynlerle Vakit Geçirmemek 30larındaki insanların bir ortak pişmanlığı da ebeveynleri hala aktif olabilecek kadar gençken onlarla vakit geçirmemiş olmak. Yürüyüşe çıkmak, seyahat etmek ya da hatta sadece sohbet etmek bile onlar yaşlandıkça yapılması zorlaşacak çok basit aktiviteler aslında. 3. Önceliği İşe Vermek 30larındayken aklından çıkarmaman gereken şey Eğer önceliği işine verirsen, pişman olursun. Sevdiklerinle vakit geçir çünkü ne para ne de kariyerinde yükselmek o değerli anlardan daha önemli olmayacak. 4. Negatifliklerle Zaman Harcamak 30larına geldiğinde hayatındaki negatif insanların birden bire kaybolacağını mı düşünüyorsun? Ne yazık ki, onlardan bir kaçı hala çevrende var olacak. Bu yüzden sakın zamanını onlara harcama. Sana kendinle ilgili iyi hissettirmeyen insanlara dikkat et ve onlarla olan arkadaşlığını yeniden değerlendir. Negatif düşünceler ve kontrolün dışında olan konular hakkında dikkatli ol. Oluruna bırak, gitsin. 5. 30ların Yaşlı Olduğunu Düşünmek “Bunu yapmak için yaşlandım artık.” 30larında en çok kullandığın cümle olabilir. Ama öyle değilsin! İddiasına girerim 50lerinde ve 60larındakiler de bu dediğime katılıyordur. 20lerindeyken hayatın bütün nimetleri ayaklarının altındaydı, hala da öyle. Kanın kaynadığı sürece risk al, yaşa, ve tadını çıkar ve içindeki delikanlıyı hiç kaybetme. 6. Kendini Her Şeyin Önüne Koymamak Kendin dışında herkesi hayatının önceliğine koyan biri olabilirsin. Bunu bir an önce bırak! Kendini önceliğe aldığında geri kalan her şeyin kendiliğinden yerine oturacağını bil. Kendi ihtiyaçlarına öncelik vermek seni mutlu biri haline getirecek, bu da çok daha iyi insan ilişkileri kurmana yardımcı olacak. Her şekilde kazançlı bir durum. Kendine iyi baktığında 30larında çok daha az pişmanlığın olacak. Peki ya birlikte hayat kurduğun eşin? Eğer kendi ihtiyaçlarına odaklandıysan ve hayallerinin peşinden gittiysen eş seçiminden de büyük ihtimalle pişman olmayacaksın. 7. Vücuduna İyi Bakmamak Bir şeyler için artık yaşlı olduğunu söylüyorsun ama yine de abur cubur yiyen, egzersiz yapmayan genç halin olmaya devam ediyorsun; bu büyük bir çelişki. Bu tarz alışkanlıkları bırakmak zor ama vücuduna iyi bakmaya erken başlamalısın yoksa bir şeyleri yapabilmek için yaşlı olmaya çok daha erken başlayacaksın. 8. Şansını Denememek Belki sen fazla ihtiyatlısın ve büyük ihtimalle önceden bahsettiğimiz zorundalıklar seni geri çekiyor. Sağlamcı olma ve birazcık anı yaşa. 9. Yeterince Birikim Ve Yatırım Yapmamak Bu pek çok 30lu yaşlarında olan insanın yaşadığı çok büyük bir pişmanlık. Eğer zamanında yatırım yapmaya başlarsan, emekliliğinde çok daha büyük ikramiyelerin olacak. Eğer 30larında birikim ve yatırım yapmayı bırakmazsan, istediğin yaşta emekli olman çok daha kolaylaşacak. 10. Yeterince Seyahat Etmemek Dünya parmaklarının ucunda! Bir uçağa atla ve keşfetmeye başla! Sürekli erteleyip durmayı bırak—Yaşlandığında seyahat etmeye zaman ayırmak çok daha zor olacak. 11. Başkalarının Düşündüğünü Çok Fazla Önemsemek Bu hatayı yer yaşta yapıyoruz. Bu gereksiz alışkanlığını 30larında bırak. Zamanını ve enerjini başkalarının ne düşündüğünü önemsemeye harcamayı kes. Sana değer verenler, seni olduğun gibi kabul edeceklerdir.
çocuk sahibi olup olmamayla çiftlerin mutluluk seviyesi arasındaki ilişki konusu akademik ortamlar dahil olmak üzere çeşitli ortamlarda çok uzun zamandır tartışılan bir konu. yıllar boyunca isteyerek veya istemeyerek çocuk sahibi olmadan yaşlanan insanların daha mutsuz ve yalnız olduğu iddia edilmiş ama akademik çalışmalar bunu de bir akademisyen olan ve çocuk yapmamayı tercih eden amy blockstone'un "childfree by choice" kitabında özetlenen bazı akademik çalışmalar bu konuya ışık tutacak cinsten. örneğin çocuk yapma konusunda yapılan argümanların en güçlüsü "eğer çocuk sahibi olmazsan yaşlandığında yalnız kalırsın ve pişman olursun" şeklinde. 60 yaşının üzerindeki insanlar üzerinde yapılan bir araştırmada çocuk sahibi olmayan yaşlıların hiçbir pişmanlık duymadığı, hayatlarından gayet memnun olduğu, yalnızlık çekmediği, zamanında çocukları yüzünden sosyal yaşantıdan geri kalmadıkları için çocuk sahibi ailelere göre daha çok arkadaşları ve daha geniş çevreleri olduğu, ayrıca çocuk sahibi ailelere göre daha çok para biriktirdikleri için daha rahat şartlarda emekli oldukları aynı kitapta geçen bir başka araştırmada çocuklu ve çocuksuz evli çiftler karşılaştırılıyor. çocuklu çiftlerin daha az seks yaptığı, beraber daha az vakit geçirdikleri, sosyal ve kültürel aktivitelere daha az vakit ayırdığı, genel olarak daha mutsuz ve memnuniyetsiz olduğu, çocuksuz çiftlerin genel olarak hayattan daha çok zevk aldığı ve depresyon risklerinin yarı yarıya daha az olduğu ortaya çıkmış. ayrıca çocuksuz çiftlerin daha çok seyahat ettiği, daha çok yer görebildiği, daha çok hatıra biriktirdiği, daha çok egzersiz yaptığı, kendine daha iyi baktığı ve daha az hastalandığı ortaya binbir türlü endişeyle gelirler. daha anne hamiyleyken "çocuk doğacak mı doğmayacak mı" korkusu var. sonra "sağlıklı doğacak mı" endişesi var. sonra "sağlığı bozulacak mı" endişesi var. sonra "davranış bozuklukları olacak mı" endişesi var. sonra kardeş gelecekse "kardeşiyle geçinebilecek mi" endişesi var. sonra çocuğun güvenliğini sağlama endişesi var. insanlar çocuk sahibi olunca bir anda hayatlarındaki endişeler katlanarak artıyor. bir araştırmada çocuk sahibi olan çiftlerle olmayanlar karşılaştırılmış. çocuk sahibi olan çiftlerin mutluluk seviyesi çocuk doğduğunda artıyor ve öne geçiyor ama 1 sene sonra serbest düşüşe geçiyor. sonra her sene giderek azalıyor. çocuksuz çiftlerin mutluluğu yıldan yıla genelde sabit kalıyor. çocuk 18 yaşına bastığında aynı yaşta olan çocuksuz çiftler çocuklu çiftlere göre çok daha mutlu ve hayattan çok daha başka araştırmada çocuk sayısıyla mutluluk arasında da bir ilişki bulunmuş. çocuksuz çiftler en mutluyken onlardan sonra tek çocuklu çiftler, daha sonra çift çocuklu çiftler geliyor. üç çocuktan sonra mutluluk oranı ekspansiyonel olarak düşüşe geçiyor. 20 yıldan fazla süren uzun vadeli araştırmalarda yapılan her çocuğun çiftlerin mutluluk oranını %5-10 civarında azalttığı tespit edilmiş. uzun vadede çocuk yapmayanların pişman olduğu veya yaslanınca yalnızlık çektiği çok nadir olarak gözlemlenmiş. aksine çok çocuk yapan çiftlerin en büyük pişmanlığı göre yaşlılıkta en mutsuz ve pişman olan kesim çok çocuk yapıp tüm ömrünü "yaşlanınca onlar bize bakacak" diye çocuklarına adayıp yaşlandığında da çocukların kendilerine bakmadığını gören kesimmiş. çocuk sahibi olmayanlar zaten böyle bir beklenti içine girmedikleri için yaşlanınca ne yapacaklarını daha iyi planlıyorlar ve yine çocukları olmadığı için ömürleri boyunca daha iyi para biriktirip emekliliklerini daha iyi şekilde geçirebiliyorlarken çocuk sahibi olan çiftler genelde bu konuda hayal kırıklığı çocuk sahibi olmayan çiftler hem gençken, hem orta yaştayken hem de yaşlandığında çocuk sahibi olmayanlara göre daha mutlu, az çocuk sahibi olanlar çok çocuk sahibi olanlara göre daha mutlu ve daha da önemlisi çocuk sahibi olmamayı seçen insanlar yaygın kanının aksine yaşlanınca yalnızlık veya mutsuzluk en büyük endişeniz yaşlanınca yalnız kalmaksa sırf bu endişeyi gidermek için çocuk yapmak çok saçma bir fikir gibi gözüküyor çünkü bu şekilde çocuk yapanların önemli bir kısmının ömür boyu mutsuzluk yaşadığı tespit edilmiş. Çocuğunun Hayatını Tamamen Cehenneme Çeviren Ebeveyn Türü Toksik Anne-Babalar
kimin çocuğunu doğurduğuna bağlı biraz o iş. la olm pişman oldum mu desin. ahlak yapımız o kadar da dürüstlüğü biri bana şu başlığı açıp entry'yi silme meselesinin ne olduğunu anlatabilir mi? bu başlıkta da yapılmıştı. trollmüş zaar. farkli mesleklerden 5 kadina sorularak hazirlanmis devasa bir anketin sonucunda ortaya cikan dunya ortalamasi standartlar. kadın kişisi beynini gerçekten hormonlarından izole edip, başta kendine dürüst olursa varlığı ile karşılaşabileceğimiz annedir. var böyle bir arkadaşım. şimdiki aklım olsa hayatta doğurmazdım diyor. kötü bir anne de değil. hamurunda yok. hayatını yaşayamamış, tam yaşayabileceği konuma gelince aldatıldığını öğrenmiş. çocuk ve aile baskısı yüzünden ilk zamanlar boşanamamış. sonra sahip olduğu gücün farkına varınca boşandı ama yıllar geçti. şimdi yeniden aşık oldu. mutlu bir ilişkisi de var ama çocuğuna tahammül edemediğini söylüyor bazen. dürüstlüğüne saygı duyduğum bir arkadaşım ve gördüğüm en kaliteli annelerden. öyle vıcık vıcık bir anne değil. dürüst, kaliteli ve pişman. aldığım kilolarıma mı yanayım bozulan psikolojime mi yoksa düzen namına evimde hiç birşey kalmayışına mı? uyku neydi unuttum kişisel bakım adına saatlerimi kuaförde harcamak artık bir hayal sağmal inek gibi her dakika elim mememde dolaşıyorum formu bozulan vücuduma hiç girmiyorum ben pişmanım arkadaşım özgürlüğüm gitti ve hayatımın en az 25-30 senesini sadece kendini düşünen bir canlıya adadım yetmezmiş gibi bütün finansal varlığımı da kendisine hibe ediyorum ha çocuk güzel şey seviyorsun öpüyorsun falan ama o kadar şunun şurasında sizden nefret etmeden bi 10 yıl sevecek sonra ergenlikten dolayı 20 yaşına kadar nefret edecek ondan sonra eşine aşık olacak sen yine böyle avel avel bakacaksın noldu gitti en güzel yılların oysa ye iç sıç gez başkasının çocuğunu sev bırak, bırak kimse sana muhtaç olmasın bırak kimse seni kısıtlı bir süre için karşılıksız sevmesin de egonu tatmin etme bırak başkaları üresin sen üreme..bir daha mı asla!!edit bu yazdıklarım bir annenin hezeyanıdır.. bazı yazarlar özelden yürümüş; "keşke annen anne olmasaydı bla bla..." he yavrum ben de zaten keşke dünyaya gelmeseydim diyorum her seferinde..kimileri de canavar olduğumu iddia etmiş, saygı duyarım az bile demişsiniz, hannibal yanımda melek kalıyor!!bana destek olanlar da oldu sağolsunlar bu bir süreç, nasıl insan hayatında bunalımlar, depresyonlar, ergenlik sendromu, gibi geçişler varsa bir annenin hayatında da bu geçiş var farkındayım geçecek ve bu benim kabulüm..kimileri de noktalama işaretlerine takılmış, emin olun hayatta noktalama işaretlerinden daha önemli şeyler var kolik bebekgibi.. ama bir yazar arkadaşımız benim için editleyip büdütlemiş noktama, virgülüme kadar yazmış dil bilgisine takılanlar aşağıdaki entry ile ferahlayabilirler!!hepinize gazsız günler dilerim..-aldığım kilolarıma mı yanayım, bozulan psikolojime mi? yoksa düzen namına evimde hiç birşey kalmayışına mı? uyku neydi unuttum! kişisel bakım adına saatlerimi kuaförde harcamak artık bir hayal... sağmal inek gibi her dakika elim mememde dolaşıyorum. formu bozulan vücuduma hiç girmiyorum. ben pişmanım arkadaşım, özgürlüğüm gitti. hayatımın en az 25-30 senesini sadece kendini düşünen bir canlıya adadığım yetmezmiş gibi, bütün finansal varlığımı da kendisine hibe ediyorum...ha çocuk güzel şey, seviyorsun öpüyorsun falan... ama o kadar şunun şurasında sizden nefret etmeden bi 10 yıl sevecek, sonra ergenlikten dolayı 20 yaşına kadar nefret edecek, ondan sonra eşine aşık olacak... sen yine böyle avel avel bakacaksın. n'oldu? gitti en güzel yılların... oysa ye, iç, sıç, gez, başkasının çocuğunu sev... bırak kimse sana muhtaç olmasın, bırak kimse seni kısıtlı bir süre için karşılıksız sevmesin... egonu tatmin etme. bırak başkaları üresin, sen üreme..bir daha mı? asla!edit imla ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.
kesilen sikten medet ummak gibi bir ozdeyis yaratilmasina sebep olacak hisler, duygular. geri dönülmesi imkansız bir yola girme durumu. bülent ersoy'un bu konu ile ilgili bir parçası olduğu bile söylenir. * çükün yerinde yeller estiğini görüp "tüh ulan keşke şimdi o da burada olsaydı" yada "ülen yakışıyormuş aslında bana" tarzı sözler söyletebilir insana... yazık ! bu durum, larry wachowski özelinde başlı başına yeni bir şaheser üretme potansiyeli olarak da değerlendirilebilir. bkz matrix aftermath cinsiyet değiştirdikten sonra hayatının aşkıyla karşılaşmak durumunda hissedilen pişmanlıktır. geri dönüşü zordur. oldu da çıkan fazlalıklar bir şekilde, bu gibi günler için saklanmadıysa eğer. şemsiyeyi içinde hissetme leveline geçilmiştir. ctrl z'si olmayan, belki de tek pişmanlık. kadınlar için sorun olmasa gerek. beton dökmüyorlar ya..beğenmediysen kestir gitsin ayol. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.
perihan özcan'ın şu yazısının başlığı. ana fikri son derece haklı bulmama rağmen, pek de yerinde olmayan, bol genellemeli klişe tespitleri konusunda fikir beyan etmeden duramayacağım. *öncelikle tacizci densizler adına değil, süper ötesi aşağılamaların muhatabı olarak yazdığımı belirtmek istiyorum. evet gocundum ama yaram olduğundan değil, genelleme yapıldığından..1 hiçbir zaman üstüne vazife olmayan konulardaki sorularıyla karşısındakini bunaltan biri olmadım ama yakın arkadaşıma da bir konudaki fikrini sormak hakkımdır diye düşünüyorum. yani ben arkadaşım dediğim kadına "çocuk düşünmüyor musun" diyebilmeliyim, hatta "neden" diyerek ikinci soruyu da sorabilmeliyim bence. ayı soruları hasbelkader ikinci kez sorma salaklığını göstermişsem, onun da beni fırçalama hakkı var tabi ki. biz bu anne olmak istemeyen kadınla sonuçta arkadaş değil miyiz ya hu? 2 pişman mısın diye soracağınız hiçbir anne, akıl sağlığı yerindeyse size pişmanım diye cevap vermez. hatta bırakın saçı-başı, götü-başı dağıtmış olsa da öyle bir şey söylemez. tam tersi, düşünmeye bile korkar. bunu da al sana bir klişe daha anne olunca anlarsınız. 3 herkesin yatak odası fantazileri düşündüğünüz gibi jartiyerli, kuaförden çıkmış saç ve muhteşem makyajla olmayabilir. mükemmel olmayan fiziği, kusmuk kokan saçları ve süt lekeli tişörtüyle sevişen ve onları gerçekten çekici bulan kocaları olan kadınlar da var. öte yandan, arzulanmamak da kadının suçuymuş gibi anlayışsız kaba adamların ağzından yazılmış cümlelerinize ayrıca bozuldum şahsen. toplumsal algıya karşı duran bir kadının tercihini anlatmaya çalışırken, son derece cinsiyetçi bir yaklaşım olmuş evet çocuk yapmak tercih meselesidir olup, kesinlikle bir meziyet değildir ve anne olmak dışında da olunacak bir sürü şey vardır tabi. ancak anne olunca da sadece bununla kalacak değil ya insan. kimisinin önceliğidir belki ama anne olmak dışında da meziyetleri var insanların. son olarak; bir anne anneliğin neler hissettirdiğini iyi bildiği için, sevdiklerinin de aynı duyguları yaşamasını gönülden ister. hatta sevmediklerinin de.. hiç sevmediğim bir akrabamın hamile olduğunu öğrenmemin, ona karşı yumuşamamı sağladığını hatırlıyorum yani bunun adına acımak denmez değil mi? bu kadının sizinle aynı mutluluğu paylaşmak istediğini düşünmek çok zor olmasa gerek. ek olarak, saygısız bulduğunuz insanlara gösterdiğiniz saygının seviyesini de tartışmak de şu annelerin unutup da, çocuksuz kadınların tatmaya devam ettiği duyguları çok merak ettim.* bir açıklık getirirseniz....** bu konu üzerinde uzun uzun yazmak istiyorum ama kafamı toparlayabilecek miyim emin değilim."anne olmak" "çocuk sahibi olmak" bu gibi sorumlulukların neler getirebileceğinin, nasıl ağırlığının olabileceğinin farkında olmadan, sadece güdüleri için çocuk doğuran insanları konu dışında bırakarak konuşalım. ben bu çocuğu doğurduğuma pişmanım diyen bir anne görmedim. demek ki çocuk iyi bi şey. ama anne için iyi bi şey tabi. çünkü tüm sevgi eksikliğini tamamlayabilecek fiziksel kanlı canlı bir şey oluyor elinde. tutunacak dal. evet. çocuk=tutunacak bir dal diyebiliriz. toplum ilişkileri, sosyal çevre, günümüz şartları, aile ilişkileri ele alındığında elbette ki genelleme yapabiliriz. bu toplumda insanlar sadece güdülerini tatmin etmek için doğuruyor. ilişki bitti kurtarmak için doğuralım, canım sıkılıyor doğuralım, çok mutluyum demem lazım doğuralım. bok!ben çocuk istemiyorum. eskiden istiyordum. korkuyorum artık. büyüdükçe sorumluluğu ağır geliyor. evlen çocuk yap baskılarını görüyorum ve tiksiniyorum. çünkü, bir şekilde evlenmemeyi ve çocuk sahibi olmamayı tercih etmenizi acınacak bir durum olarak görüyorlar. "yazıkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk alanı da yok." bunu geçtim. evli bir kadın olsam, yine istemem çocuk. çocuk lan bu. ben daha köpeğime kedime bakamıyorum. ona nasıl bakacağım. bunun sorumluluğu beni çatlatır diye düşünüyorum. hadi diyelim ki bunu söyledim, "yazık, tü tü olmaz öyle!!" adıma karar veriyorlar. çok netler çocuk isteyeceğimden, bunun bir gereklilik olduğundan. o kadar eminler ki acıyorlar elif doğurdu, cücüğü maşalla çok güzel. telefonda konuşuyorduk ağlamaya başladı kapattık. vatsaptan yazışırken dedim ki, "elif sana ilk kez söylüyorum, bi daha da söylemeyeceğim, ama bok vardı da doğurdun bu çocuğuuu di mi" diye çemkirdim sdfghjklgünlerce uykusuz kalmış, tüm hormonları yer değiştirmiş, sürekli ağlama nöbetleri, sürekli bir sorumluluk... bunun kendi başıma geldiğini düşünmek ürpertiyor beni. o istedi yaptı. bana cücüğü sevmek düşer. ben istemiyorum, yapmayacağım. herkese de bok yemek düşer. sanılanın aksine, "anne olduğum için pişmanım" diyen anneler de var. şu yazıda anlatılmış anne olduğu için pişman olanlar...yazının kendisinden çok, yazının aldığı yorumlar ilginç geldi bana da. 'yahu bir rahat verin, ben size soruyor muyum' diyen kadına rahat vermemekte ısrarcı okurlar 'hıı tabi çocuk yapamamış içinde kalmış ondan böyle vir vir konuşuyor' demekte hiçbir beis çok da "arzulanmayan kadın" kısmına takılmış anneler. sanki perihan özcan bunları bir yerinden uyduruyor. sanki o saçı başı dağınık annelerden hiç yok. sanki sen öyle ağzını gere gere çocuk yapmamış kadını eleştirirken o bunları gün yüzüne yazar, bir sonraki yazısında mevzuyu gayet güzel açıklamış, konu kapanmıştır bütün doğum yapmış kadınların saçı başı dağınık değildir! çocuk yapmadım ama yaparsam pişman olacağıma emin olma duygum her geçen gün belirginleşiyor özellikle de çomaristan'ı böyle görünce. insanlar ne kadar aciz değil mi? yaptığı çocuğa bile bin pişman oluyorlar... insanlar ne kadar akılsız değil mi? yapacakları herhangi bir şeyin sonunu dahi düşünemiyorlar... hayata bir canlı getiriyorlar ama bunun sonucunu bile düşünemiyorlar. bu sefer o çocuğa gerçekten sevgilerini verip baktıklarını mı düşünüyorlar? düşündüklerini bile sanmıyorum. sevgisiz insanlar yetiştirmekle kalmayıp, yetiştirdikleri insanlar şuan bizi ve ileride çocuklarımızı yok yere mutsuz, huzursuz edecek. önemli kararlar almadan var olan beyninizi işbu entry pişman olan ebeveynlere ithaf edilmiştir. zor dönemden geçenler için değil. açıkçası evet. bez fiyatları almış başını gidiyor. hayat pahalı, üstelik geleceğin çok puslu olduğu bir türkiye söz konusu. çocuğun büyüyünce yaşayacağı ülke bir yana, sizin geçinmek için cabalamanız bir yana, uykusuz kaldığınız geceler öbür yana. sadece çocuk yapmak değil, hayatta bir çok önemli kararın "zaman geçerse yapamam", "herkes yapıyor, ben de yapmalıyım" gibi fikirlerden çok zihinsel olarak hazır olmakla ilgili olduğunu düşünüyorum. bkz me before you filmindeki şu sahne geliyor aklıma,- spoiler -lou "hep senin yanında olabilirim, seninle ilgilenmekten sıkılmam."will "bunu bilemezsin ki..."- spoiler -bazı insanlar evlenince, çocuk yapınca, boşanınca vs. hayatlarının aynı şekilde devam etmesini bekliyorlar. etmez, bu bu kadar basit. evlendikten sonra, hâlâ bekar gibi yaşamayı bekleyemezsiniz. evlilikte beş sene geçtikten sonra, hâlâ yeni evli gibi davranmayı bekleyemezsiniz. çocuk sahibi olduktan sonra, hâlâ çocuk sahibi olmayan bir çift gibi yaşamayı bekleyemezsiniz. bunu çözmekten acizseniz, hayattan hiçbir şey anlamamışsınız demektir... hiçbir an bile pişmanlık hissetmedim. şimdi mikrofonlarımızı şeyma hanıma uzatıyoruz. pişmanlıklar nesilden nesile galiba. dünya boktan diye bahane mi olur ulan, götü yemeyen, her naneden geri kalıyorum diye hasetinden çatlayan yapmasın ki varsın masalım * ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.
tek çocuğu olanlar pişman mı