DedeKorkut Türk edebiyatının temel taşlarından biridir. Bu eserin mahiyetini en güzel şekilde değerli bilim adamımız Prof. Fuat Köprülü ifade etmiştir, onun fikrince “Bütün Türk edebiyatını terazinin bir gözüne, Dede Korkut Destanını öbür gözüne koysanız, yine Dede Korkut ağır basar”
Dede Korkut’un söylediği şiirle de destan sona erer. Özet metinlerde de görüldüğü üzere Dobrinya destanının sonuç kısmı oldukça kısadır. Kahraman, rakip veya haini cezalandırır ve karısını alıp annesinin evine gider. Burada Slav destanlarının temel özelliklerinden olan annenin ön planda oluşu tekrarlanır.
Halk Hikâyelerinin Genel Özellikleri. 1- Dede Korkut Hikâyeleri, Türk edebiyatındaki ilk halk hikâyesi olarak kabul edilir. 2- Genellikle aşk konusu işlense de kahramanlık ve din teması da işlendiği görülmüştür. 3- Saz şairlerinin vasıtasıyla gelecek nesillere aktarılan bu hikâyeler, nazım–nesir karışık
noktahâriç. Dede K orkut Kitâbı milletimizin en büyük kültür varlıklarından biri olarak önde gelen bir destandır. D ede K orkut K itâbı; Dede K orkut’u konu edinen bir önsöz ile on iki destan parçasını ihtivâ etm ektedir. Hikâyelerin hiç birisi tam bir destan değildir. Hepsi birlikte bir destân da m eydâna getirm ezler.
Yazar Yasin İzgi. Dede Korkut Hikayelerinin Türk edebiyatında olduğu kadar bütün bir Türk tarihinde ne kadar önemli bir yer tuttuğuna dair söylenmiş en bilindik söz, bu alanda çalışmaları da bulunan büyük şair Orhan Şaik Gökyay’ın şu sözüdür: “Bütün Türk edebiyatını terazinin bir gözüne, Dede Korkut’u
DedeKorkut hikayeleri Türklere çok sevdiği ve fazlaca okuduğu hikayeler arasında yer almaktadır. Dede Korkut hikayeleri özellikleri de araştırdığımız zaman vermiş olduğunuz bilgilerle ödevimizi eksiksiz bir şekilde tamamladı m. Çok teşekkür ediyorum verdiğiniz bilgilerin efsane olduğunu da eklemek istiyorum.
L3VzG8. Oğuz Türklerinin kendi içlerindeki mücadelelerini ve civarlarında milletlerle yaptıkları savaşları anlatan hikayelerdir. İslamiyet öncesi nazım biçimi olan destanın yerini İslamiyet’e geçiş döneminde hikayelere bıraktığı anlamda ilk ürünler Dede Korkut Hikayeleridir. Dede Korkut Hikayeleri’nin anlatıcısı ve aynı zamanda bir karakteri olan Dedem Korkut’un gerçekte yaşayıp yaşamadığı bilinmemektedir. Bu nedenle ve bu hikayelerin halk arasında nesilden nesle sözlü olarak aktarılmasından dolayı anonim ürünler oldukları kabul edilmiştir. Bu hikayeler 15. ve 16. yüzyılda yazıya geçirilmiştir. Ancak bu yazıya geçirme işini kimin yaptığı belli değildir. Bu eserin Almanya’da Dresden Kütüphanesi’nde, diğeri Vatikan’da olmak üzere, iki yazma nüshası vardır. Dede Korkut Hikayeleri’nin özellikleri On iki hikâye ile bir önsözden oluşmaktadır. Nazım ve nesir iç içe verilmiştir. Destan geleneğinin devamı olarak olağanüstülükler görülmektedir. Sade ve akıcı bir dil kullanılmıştır. İslamiyet’in kabulünün ilk yılları olması sebebi ile dini motifler hem İslami hem de Eski Türk inanışlarından izler taşımaktadır. Anlatılan dönemdeki Türklerin yaşamları, kültürleri, sosyal yapıları hakkında bilgi verir. Azeri Türkçesi kullanılmıştır. Dede Korkut Hikayeleri’nin İçerikleri DİRSE HAN OĞLU BOĞAÇ HAN Dirse Han’ın oğlunun Bir boğayı yumruğu ile devirip “Boğaç Han” adını alması ... SALUR KAZANIN EVİNİN YAĞMALANMASI Salur Kazan’ın ailesi kaçıran düşmanı takip edip, onları yenmesi ve ailesini kurtarması … BAMSI BEYREK Büre Bey’in oğlunun “Bamsı Beyrek” adını alması, esir edilmesi, sevdiği kızın başkasıyla evlendirilmesini engellemek için kaçması ve sevdiği kızı kurtarması. KAZAN BEYİN OĞLU URUZ BEYİN TUTSAK OLMASI Kazan Bey’in oğlunun esir edilmesi ve kurtarılması konusu … KOCA DUHA OĞLU DELİ DUMRUL Deli Dumrul’un gücünü göstermek için yaptığı işlerin Allah’ın hoşuna gitmemesi ve canını almak için Azrail’in gelmesi. Dumrul’un pişman olması ve canı için can araması Annesinin ve babasının dahi onun için canını vermek istememesine rağmen eşinin gönüllü olması, bunun da Allah’ın hoşuna gidip onların canını bağışlaması … KANLI KOCA OĞLU KAN TURALI HİKÂYESİ Kan Turalı’nın Selcen Hatun ile evlenip düşmanla savaşması, kendi aralarındaki problemi halletmeleri …. KAZICIK KOCA OĞLU YİĞENEK HİKÂYESİ Esir edilen Kazılık Koca’nın oğlu tarafından 16 yıl sonra kurtarılması … BASAT'IN TEPEGÖZÜ ÖLDÜRMESİ HİKÂYESİ Basat’ın bir peri kızı ile bir çobandan olma tek gözlü Tepegöz isimli devi öldürmesi … BEGİL OĞLU EMREN'İN HİKÂYESİ Begil oğlu Emren’in Gürcülere karşı verdiği mücadele … UŞUN KOCA OĞLU SEĞREK HİKÂYESİ Uşun Koca’nın oğlu Eğrek’in dğşmanı esir olması ve Seğrek’in de onu kurtarmaya gitmesi, birlikte düşmanı mağlup etmeleri … SALUR KAZANIN TUTSAK OLUP OĞLU URUZUN ÇIKARDIĞI HİKÂYESİ Uruz’un düşman eline esir düşen babasını kurtarması İÇ OĞUZ DIŞ OĞUZ ASİ OLUP BEYREK'İN ÖLDÜĞÜ HİKÂYESİ Dış Oğuz Beylerinin Kazan Han’a düşman olmaları, Beyrek’in ış Oğuz Beylerinden ayrı düşmesi ve öldürülmesi işlenir.
Dede Korkut hikayeleri, 12 hikaye olarak yüzyıllardır aktarılıyor. Dede Korkut Kitâbı, Oğuz Türklerinin bilinen en eski epik destansı hikâyeleri olarak bilinirken, 15. yüzyılda yazıya geçirildiği düşünülüyor. Dede Korkut ve 12 hikayeye dair detaylar haberimizde. DEDE KORKUT KİMDİR? Dede Korkut Kitâbı, Oğuz Türklerinin bilinen en eski epik destansı hikâyeleridir. On iki destansı hikâye ve bir önsözden oluşur. İçerdiği hikâyeler tarih boyunca dilden dile, anlatıcıdan anlatıcıya aktarılan birer sözlü gelenek ürünüdür. Hikâyeler kulaktan kulağa aktarıldığından dolayı gerçek hâlinin dışına çıkmıştır. XV. yüzyılın ikinci yarısında yazıya geçirildiği tahmin edilir. Oğuzların yaşam biçimlerinden, ekonomisine, inançlarından, giyinişlerine, beslenmelerinden içinde yaşadıkları doğaya kadar pek çok konuda bilgi sağlayan bir kaynaktır. Günümüze ulaşan iki el yazması nüshadan birisi Dresden Kütüphanesi’nde, birisi Vatikan Kütüphanesi’ndedir. Dede Korkut Kitabı, destansı Oğuz hikâyelerinin mecmuasıdır. İçerdiği on iki hikayenin büyük bölümü ilk defa X. -XI. yüzyıllar arasında Oğuzların eski yurdu olan Seyhun nehri boylarında ortaya çıkmış, XI. yüzyılda Oğuzlar’ın Kuzey İran, Güney Kafkasya ve Anadolu’yu ele geçirmeleri ile Yakındoğu’ya gelmiştir. “Alpamış” olarak da bilinen Bamsı Beyrek hikayesi ise yüzyıllara kadar tarihlenmektedir. Hikayelerin çoğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun iki büyük nehri Amıt suyu Diclenehri] ve Aras nehrinin kollarından Kara Dere, Dereşam Suyu civarında geçer. "Kanlı Koca Oğlu Kan Turalı Boyu” hikayesinde Trabzon çevresi net bir şekilde tasvir edilir. Hikayelerinin yazıya geçirildiği tarih olarak XV. yüzyılın ikinci yarısı kabul edilmektedir. Kars, Erzurum civarında hüküm süren Akkoyunluların bu destanları yazıya geçirttiği tahmin edilmektedir. Eserde nazım ve nesir bir arada verilmiştir. Dili Âzerî lehçesinin özelliklerini göstermekle birlikte bugünkü Azerî lehçesiyle karşılaştırıldığında bütün dil özelliklerinin bu lehçeye ait olmadığı görülür. Gereksiz edebiyat süsleri bulunmayan, kısa, yalın ifadelerle örülmüş, yapmacıksız, özentisiz bir üslûp hâkimdir. Yer yer dünya mitoloji ve folklorik metinleri ile benzerlikler gösteren kısımlar mevcuttur. EL YAZMA NÜSHALARI Hikayelerinin yazıya geçirildiği tarih olarak XV. yüzyılın ikinci yarısı kabul edilmektedir. Kars, Erzurum civarında hüküm süren Akkoyunluların bu destanları yazıya geçirttiği tahmin edilen eserin günümüze ulaşan iki adet el yazması mevcuttur. Biri 19. yüzyılda Dresden’de, diğer 20. yüzyılda Vatikan’da bulunmuştur. Dresden nüshası Kitâb-ı Dedem Korkud Alâ Lisân-ı Tâife-i Oğuzân “Oğuz boyunun diliyle Dedem Korkud Kitabı”” adını taşır; giriş ve 12 hikaye içerir. İlk defa tarafından bulunmuştur. Bilim dünyasına 1815’te Heinrich Friedrich von Diez’in yayımladığı bir makale ile tanıtılmıştır. von Diez'in Dresden nüshasını kopyalayarak elde ettiği bir kopya, Berlin Kütüphanesi’ndedir ve Berlin nüshası diye adlandırılır. Vatikan nüshası Hikâyet-i Oğuznâme, Kazan Beğ ve Gayrı Oğuzname hikâyesi, Kazan Bey ve diğerleri” adını taşır; giriş ve 6 hikâyeyi içine almaktadır; Vatikan Kütüphanesi Türkçe kısmında 102 numarada kayıtlıdır. Nüshaların dil özellikleri ve kurguları birbirinden farklıdır. Kimi araştırmacılar iki nüshasının ortak bir dip nüshaya dayandığı görüşündedir; kimileri ise iki nüshanın da farklı anlatıcılardan ayrı ayrı derlenmiş olabileceği ihtimalini dile getirmiştir. ESERİN BASILMASI VE ÇEVİRİLERİ Dede Korkut Hikâyeleri ilk olarak Berlin nüshasına dayanarak Kilisli Rifat tarafından 1916’da Arap harfleriyle Kitâb-ı Dede Korkud alâ Tâife-i Oğuzân adıyla İstanbul’da yayımlandı. Orhan Şaik Gökyay, Berlin nüshasını Dresden nüshasının fotoğrafları ile karşılaştırarak “Dede Korkut” adıyla 1938 yayımlamıştır. Ardından Gökyay, Dresden nüshasını esas alarak Vatikan nüshasındaki fazlalıkları da eklemek suretiyle geniş bir incelemeyi “Dedem Korkud’un Kitabı” adıyla yeniden yayımladı 1973. Muharrem Ergin ise Dresden ve Vatikan nüshalarının tıpkı basımlarını vererek eseri Dede Korkut Kitabı I [Giriş-Metin-Faksimile], Ankara 1958, II [İndeks-Gramer], Ankara 1963 adıyla neşretmiştir. Eser Rusça’ya 1950 ve 1951, İtalyanca’ya 1952, Almanca’ya 1958, İngilizce’ye 1972 ve 1978, Sırpça’ya 1981 çevrilmiştir. Farsça’ya İngilizce tercümesinden Bâbâ Korkud adıyla ve Türkçe aslından Hamâse-i Dede Korkut adıyla çevrilmiştir. DEDE KORKUT'UN YAŞAMI Dede Korkut destanların ilk anlatıcısıdır. Eserin çeşitli yerlerinde “dede”, giriş bölümünde dört defa “ata” unvanıyla anılmıştır. Göçebe Türkler’in yüceltip kutsallaştırdığı, bozkır hayatının geleneklerini ve törelerini çok iyi bilen biridir. Hayatı hakkında tarihî kaynaklardaki bilgiler farklılıklar gösterir. Kimi kaynaklarda Oğuzlar’ın Kayı boyundan, kiminde Bayat boyundan olduğu söylenir. Saltukname’de Dede Korkut Osmanlılar’la aynı soydan gösterilir ve Osmanlılar’ın soyu Oğuzlar’la birlikte İshak peygamberin oğlu Îs’e bağlanır. Halk rivayetlerine göre Dede Korkut aydın, berrak gözlü dev kızından dünyaya gelmiştir. İslâm’dan önce yaşamış olmakla birlikte menkıbelerde İslam peygamberinin zamanına da yetişmiş gösterilir. 295 yıl yaşadığı rivayet edilir. Oğuz hükümdarlarına vezirlik yapmış olduğundan bahsedilir. Kimi kaynaklara göre Oğuz hanlarının onuncusu olan Kayı İnal Han’ın başmüşaviridir; kimine göre on dördüncü han olan Kanlı Yavguy’ın müşavirlik yapmıştır. Bir menkıbeye göre Kayı İnal Han Muhammed devrine Müslüman olmuş ve Dede Korkut’u Peygamber’e elçi göndermiştir. Eserde genellikle ozan olarak ortaya çıkar Şamanizm kökenli bir menkıbeye göre Kırgız şamanlarına kopuz çalmayı ve türkü söylemeyi öğretmiş olan bir şamandır. Kazak halkı arasında bir Müslüman Kazak ermişi olarak tanınır. Seyhun nehrinin sol yakasında kurulmuş bir Kazak obasında yaşayıp, ölünce nehrin sağ kıyısına gömüldüğü anlatılır. Dede Korkut'un mezarının Bayburt Masat Köyünde olduğuna dair rivayetler vardır. Her yıl Bayburt'ta "Uluslararası Bayburt Dede Korkut Kültür Sanat Şöleni" düzenlenmektedir. HİKÂYELERDE YER ALAN ESKİ TÜRK GELENEKLERİ Hikâyelerin hepsinin bir toyla eğlenceyle başlaması eski bir Türk geleneğinin göstergesidir. Çocuklara ad verilirken yaptıkları işin gözetilmesi de eski bir Türk geleneği olarak kabul edilmelidir. Örneğin Boğaç Han, ismini boğayı öldürmesiyle almıştır. Toy etme; Oğuzlar mühim konularda karar vermek için toplantı yaparlardı. "Kudretli Oğuz beylerini hep çağırdılar evlerine getirdiler. Ağır misafirlik eylediler." DEDE KORKUT’UN 12 HİKAYESİ 1. Dirse Han Oğlu Boğaç Han 2. Salur Kazan’ın Evi Yağmalanması 3. Kam Büre Bey Oğlu Bamsı Beyrek 4. Kazan Bey Oğlu Uruz’un Tutsak Olması 5. Duha Koca Oğlu Deli Dumrul 6. Kanlı Koca Oğlu Kanturalı 7. Kazılık Koca Oğlu Yegenek 8. Basat’ın Tepegöz’ü Öldürmesi 9. Begin Oğlu Emren 10. Uşun Koca Oğlu Segrek 11. Salur Kazanın Tutsak Olup Oğlu Uruz’un Çıkarması 12. İç Oğuz’a Taş Oğuz Asi Olup Beyrek Öldüğü Dede Korkut’un bu hikayelerinde farklı Oğuz boylarının yaşantıları vardır. Bu yaşantılarda hep bir mücadele anlatılmaktadır. Bu mücadeleler 3 ana başlık altında toplanabilir. Birincisi Oğuzların, bir olup, beraber olup, kafir illerine yaptıkları seferler ve onlar ile mücadeleri anlatılır. Bu hikayelerde kiliseler fethedilir, keşişler öldürülür ve içinde ezan okutulur. İkincisinde ise Oğuzların kendi aralarındaki iç çekişmeler anlatılır. Bunlar Baba-oğul veya boylar arasındaki çekişmelerdir. Üçüncüsünde ise kendi içlerindeki kahramanlıklar anlatılır. ”Mesela Basat’ın Tepegözü Öldürmesi” hikayesinde Basat’ın tüm halkın başına bela olan Tepegöz isimli canavarı öldürmesi ve bu kahramanlığının neticesinde Dede Korkut’un Basat’a, Basat ismini vermesi anlatılır.
Dede Korkut destanlar, hikayeler ve masal anlatımlarıyla göçebe kültürün unsurlarını yansıtmaktadır. Bu özelliği nedeniyle Dede Korkut, geçmişten günümüze süregelen hikayeleri ile her dönem ayrı bir öneme sahiptir. Vatandaşlar şimdilerde Dede Korkut kimdir sorusuna yanıt aramaya başladı. Peki, Dede Korkut kimdir? İşte Dede Korkut'un kısaca hayat hikayesi... DEDE KORKUT KİMDİR? Dede Korkut yaşadığı dönemin toplumsal detaylarını açık bir şekilde sunan önemli bir bilgedir. Dede Korkut destanların ilk anlatıcısıdır. Eserin çeşitli yerlerinde "dede", giriş bölümünde dört defa "ata" unvanıyla anılmıştır. Göçebe Türkler'in yüceltip kutsallaştırdığı, bozkır hayatının geleneklerini ve törelerini çok iyi bilen biridir. DEDE KORKUT'UN KISACA HAYAT HİKAYESİ Dede Korkut; destan, hikâye ve masal anlatımlarında yüceltilen, köklerini göçebe bozkır hayatının geleneklerinden alan ve hâlen yerleşik hayatın gündelik pratiklerinde kendine yer bulan; doğum, evlenme ve ölüm geleneklerine yansımış özlü sözleri, anlatımları, müzik aletleri ve ezgileri ile toplum hayatında önemli bir yeri olan yarı efsanevi bir bilgedir. Dede Korkut'un özlü sözleri, epik ve lirik düz şiirleri ve kendisinin yaşadığı olayların anlatıldığı Dede Korkut Kitabı, 15. yüzyıldan günümüze iki yazma nüsha ile ulaşmıştır. Dede Korkut kültürü bu kitaptan köken almış ancak yazılı kaynaklardan ve sözlü kültürden olmak üzere iki yoldan ilerleyerek günümüze taşınmıştır. Dede Korkut kültürü günümüz Türkiye'sinde; özlü sözler, sözlü anlatımlar, ezgisel müzik geleneği ile çeşitli inanç ve uygulamalarda yaygın bir şekilde yaşatılmaktadır. Ad verme, kız isteme, düğün, yas gibi toplumsal uygulamalar ile Hızır, belirli sayılar, ağaç kültü gibi pek çok motifin Dede Korkut kültürü ile ilgisi vardır. Dede Korkut hikâyelerinde yer aldığı biçimde cömertlik, misafirperverlik, cesaret, merhamet gibi değerler günümüzde de yaşatılmakta ve bunlar toplumun tüm kesimleri arasındaki diyaloğun, toplumsal barışın inşasında önemli bir rol oynamaktadır. DEDE KORKUT HİKAYELERİ Dede Korkut kültürünün zengin içeriği ve çok çeşitli uygulamaları nedeniyle unsurun aktarımında toplumun her kesiminin aynı oranda katkısı bulunmaktadır. Sözlü kültürün aktarımında âşıklar, ozanlar ile meddahların önemli bir rolü olmasına karşın toplumsal uygulamaların yerine getirilmesinde kadınlar, çocuklar, gençler olmak üzere bütün halk etkin olmaktadır. Unsurun yazılı olarak aktarımı ise 15. yüzyılda yazılmış, günümüze sadece iki kopyası ulaşabilmiş, Kitâb-ı Dedem Ḳorḳud Alâ Lisân-ı Tâife-i Oğuzhân ve Hikâyet-i Oğuznâme, Kazan Beğ ve Gayrı adlarıyla bilinen, kitapların varlığı sayesinde Korkut Kitabı olarak adlandırılan bu eserler, günümüz Türkçesine çevrilerek basılması ile yazılı aktarım, modern edebiyat ve kitabın eğitim müfredatında yer alması ile formal eğitim yoluyla gerçekleştirilmektedir. Dede Korkut kültürü Türkiye'nin her bölgesinde yaşamasına rağmen Bayburt'un ve unsurun envantere kaydedilmesi için başvuru yapan Malatya'nın unsur için ayrı bir önemi bulunmaktadır. Dede Korkut hikâyelerinde yer alan masallar, efsaneler, hikâyeler, ağıtlar ve bunlarda bahsedilen toplumsal ve dinî değerler, Malatya sözlü geleneğinde ve kültürel belleğinde canlı bir biçimde yer almaktadır. Bayburt'ta ise şehir merkezi yakınındaki Masat köyünde Dede Korkut'a; Bayburt Kalesi'nin karşısındaki tepede Dede Korkut anlatmalarında adı geçen Bamsı Beyrek'e ait olduğu söylenen birer türbe bulunmaktadır. İlde her yıl düzenlenen Dede Korkut Şenlikleri'nde bu türbeler halk tarafından ziyaret edilmektedir. Ayrıca Bayburt'ta kurulan Baksı Müzesi'nde de Dede Korkut kültürüne özgü müzik aletleri sergilenmekte, dinletiler gerçekleştirilmektedir. Haberler Yaşam Dede Korkut kimdir? Hikayeleri neler? İşte kısaca hayat hikayesi...
Fuat Köprülü’nün “Türk edebiyatının tamamının terazinin bir kefesine, Dede Korkut Hikâyelerinin ise diğer kefesine koyulması durumunda Dede Korkut Hikâyelerinin ağır basacağı” şeklinde ifade ettiği Dede Korkut Hikayeleri, Türk dilinin, Türk edebiyatının kültür ve felsefesinin en önemli tarihî metinleridir. Dede Korkut Hikayeleri, Türk kültürü ve Türk dünyası adına oldukça önemli bir eserdir. Eser, daha çok Dede Korkut Kitabı veya Dede Korkut olarak bilinmektedir. Muharrem Ergin, Dede Korkut adının kaynaklarda hangi şekillerde geçtiğini Dede Korkut Kitabı I adlı eserinde ifade etmiştir. Eserin asıl adı “Oğuzların Diliyle Dede Korkut Hikâyeleri” anlamına gelen “Kitâb-ı Dedem Korkut âlâ Lisân-ı Tâife-i Oğuzândır. Dede Korkut Kitabının yazarı ve yazılış tarihi belli değildir. Eserde yer alan hikâyeler, dil özellikleri bakımından 15. yüzyıl Oğuz Türkçesi özelliklerini taşırlar. Daha çok saz eşliğinde anlatılan bu hikâyelerin 15. yüzyılın ikinci yarısında bilinmeyen biri tarafından halk arasından derlenerek yazıya geçirildiği ve esas metinden farklı olan mukaddimenin ön söz bu şahıs tarafından eklendiği düşünülmektedir. Eserin Dede Korkut ismi ile anılmasının sebebi, Dede Korkut adlı ozanlar pîrinin, eserin bir bakıma yazarı durumunda olması ve eserde yer alan Oğuz destanlarının onun tarafından düzenlenmiş olarak gösterilmesidir. Eserde yer alan hikâyelerde Dede Korkut, toplumda önemli bir yeri olan, gaipten haber veren, verdiği öğütlerle çevresindekileri aydınlatan bilge bir kişidir. Bütün hikâyelerde -çoğunlukla hikâyenin sonunda- ortaya çıkıp dua eder, yol gösterir ve öğüt verir. Böylece her biri ayrı bir mücadeleyi anlatan hikâyeler, Bayındır Han, Kazan Han gibi ortak kahramanlarla ve özellikle Dede Korkut’un her hikâyede görev almasıyla birbirine bağlanmış olur. Hikâyedeki rolü bakımından Dede Korkut, Türk toplumunda önemli bir yere sahip olan din adamlarına benzer. Dede Korkut Hikayeleri üzerinde yurt içi ve yurt dışında pek çok çalışma yapılmıştır. H. O. Fleischer, H. F. Von Diez, W. Barthold, Kilisli Rıfat Bilge, M. Fuat Köprülü, Abdülkadir İnan, Pertev Naili Boratav, Hüseyin Namık Orkun, Fahrettin Kırzıoğlu, Muharrem Ergin, Mehmet Kaplan, Semih Tezcan gibi pek çok araştırmacı, bu eser üzerinde çeşitli çalışmalar yapmışlardır. Dede Korkut Kitabını Türkiye’de ilk kez yayımlayan ise, yukarıda saydığımız isimlerden Kilisli Rıfat Bilge’dir. Kilisli Rıfat, bu eşsiz eseri, 1916 yılında Diez’in yaptığı Berlin kopyasından faydalanarak yayımlamıştır. Konusu ve İçeriği Dede Korkut Hikayelerinin daha önce 12 hikâyeden oluştuğu üzerinde duruluyordu; ancak, yapılan çalışmalar sonucunda bulunan üçüncü nüshada 14 hikâyenin yer aldığı gözlemlenmiştir. Dede Korkut Hikayelerinde genel olarak Doğu Anadolu coğrafyasında yaşayan Oğuzların mücadeleleri, yaşama biçimleri, inançları ve kahramanlıkları anlatılmış; vatan sevgisi, aile düzeni, konukseverlik gibi erdemler övülmüştür. Eserde yer alan hikâyelerin her birinde kahramanlardan birinin yiğitlikleri ve mücadeleleri yer alır. Destan ve halk hikâyeleri arasında yer alan Dede Korkut Hikayeleri, genel olarak mensur ise de hikâyelerin içinde manzum parçalar da yer almaktadır. Seslenmelere ve konuşmalara ait olan bu manzumeler, destanî Türk şiirinin en güzel ve en orijinal örnekleridir. Nüshaları ve Hikâyelerin Adları Eserin, Dresden 12 hikâye, Vatikan 6 hikâye ve yakın zamanda bulunan Türkmen Sahra Nüshası 14 hikâye ile birlikte toplam üç nüshası bulunmaktadır. Eserde yer alan hikâyelerin adları şunlardır Dirse Han Oğlu Boğaç Han DestanıSalur Kazan’ın Evinin Yağmalandığı DestanıKam Püre’nin Oğlu Bamsı Beyrek DestanıKazan Bey Oğlu Uruz Bey’in Esir Olduğu DestanıDuha Koca Oğlu Deli Dumrul DestanıKanglı Koca Oğlu Kanturalı DestanıKazılık Koca Oğlu Yigenek DestanıBasat’ın Tepegöz’ü Öldürdüğü DestanıBegil Oğlu Emren’in DestanıUşun Koca Oğlu Segrek DestanıSalur Kazan Esir Olup Uruz’un Çıkardığı Destanıİç Oğuz’a Dış Oğuz’un Âsi Olup Beyreğin Öldüğü DestanıAras Irmağı ile Kars Kalesi’nin Nasıl ve Kimlerle Alındığı DestanıSalur Kazan’ın Yedi Başlı Ejderhayı Öldürdüğü Destanı Dede Korkut Hikayeleri Eser Özellikleri Eserin tam adı “Oğuzların Diliyle Dede Korkut Hikâyeleri” anlamına gelen “Kitâb-ı Dedem Korkut âlâ Lisân-ı Tâife-i Oğuzândır. Eserde yer alan hikâyeler, destan ve halk hikâyeleri manzum ve mensur parçalar iç Dresden, Vatikan ve Türkmen Sahra nüshası olmak üzere üç nüshası bir mukaddime ön söz ve 14 hikâyeden kültürü ve dünyası adına önem taşıyan değerli bir yazılış tarihi ve yazarı belli Oğuzların mücadeleleri, yaşama biçimleri, inançları ve kahramanlıkları anlatılmış; vatan sevgisi, aile düzeni, konukseverlik gibi erdemler yüzyılın ikinci yarısında bilinmeyen biri tarafından halk arasından derlenerek yazıya özellikleri bakımından 15. yüzyıl Oğuz Türkçesi özelliği taşır. Kaynakça Ergin, Muharrem 2015, Dede Korkut Kitabı, İstanbul Boğaziçi Ahat 2015, Türkçenin Tarihi Gelişmesi, İstanbul Bilge Kültür Sanat Kazım 2011, Eski Anadolu Türkçesi, Erzurum Fenomen Yay.
Yazımızın sonuna geldiğinizde, Dede Korkut kimdir? Dede Korkut Hikayeleri nelerdir? Dede Korkut Hikayeleri özellikleri nelerdir? Bu sorulara cevap verebilecek kadar fikir sahibi olacaksınız... Dede Korkut Kimdir? Dede Korkut yaşadığı dönemin toplumsal detaylarını açık bir şekilde sunan önemli bir bilgedir. Dede Korkut, destanların ilk anlatıcısıdır. Eserin çeşitli yerlerinde "Dede", giriş bölümünde dört defa "Ata" unvanıyla anılmıştır. Göçebe Türklerin yüceltip kutsallaştırdığı, bozkır hayatının geleneklerini ve törelerini çok iyi bilen bir kişidir. Dede Korkut'un Kısaca Hayat Hikayesi Dede Korkut; destan, hikaye ve masal anlatımlarında yüceltilen, köklerini göçebe bozkır hayatının geleneklerinden alan ve halen yerleşik hayatın gündelik pratiklerinde kendine yer bulan; doğum, evlenme ve ölüm geleneklerine yansımış özlü sözleri, anlatımları, müzik aletleri ve ezgileri ile toplum hayatında önemli bir yeri olan yarı efsanevi bir bilgedir. Yarı efsanevi denmesinin sebebi ise gerçekten meçhul bir kişi olmasından mıdır, yoksa toplumda dilden dile gezerken inanılmış bir olgu mu bilinmemesinden kaynaklanır. Elimizdeki mevcut kaynaklar ile Dede Korkut’un tam olarak hangi zaman aralığında yaşadığını bilemiyoruz; ancak Dede Korkut kitabından onun Hz. Muhammed zamanına yakın bir zamanda yaşadığını öğreniyoruz. Bunun haricinde onun kim olduğunu, nerede ve nasıl yaşadığını ve ne gibi işler ile meşgul biliyoruz. Dede Korkut, bilinen bütün ozanların atasıdır. Kopuz çalar. İçinde yiğitliğin, mertliğin, gerçek sevdanın, vatan sevgisinin, ana baba ve yar sevgisinin bulunduğu hikayeler anlatır. Çok uzun yıllar yaşadığı rivayet edilir. Aynı zamanda kopuzu ilk bulan ve Türklere öğreten kişidir. Bu kopuzu eşliğinde, kendi halkına ne güzel hikayeler anlatmıştır. Dede Korkut Özellikleri Günümüz Türkiye'sinde; ad verme, kız isteme, düğün, yas gibi toplumsal uygulamalar ile Hızır, belirli sayılar, ağaç kültü gibi pek çok motifin Dede Korkut kültürü ile ilgisi vardır. Bunlar Dede Korkut özellikleri ile günümüze kadar gelmiş alışkanlık veya geleneklerdendir. Dede Korkut kültürünün zengin içeriği ve çok çeşitli uygulamaları nedeniyle unsurun aktarımında toplumun her kesiminin aynı oranda katkısı bulunmaktadır. Dede Korkut Hikayeleri Dede Korkut'un özlü sözleri, düz şiirleri ve kendisinin yaşadığı olayların anlatıldığı Dede Korkut Kitabı, 15. yüzyıldan günümüze iki yazma nüsha ile ulaşmıştır. Dede Korkut kültürü bu kitaptan köken almış ancak yazılı kaynaklardan ve sözlü kültürden olmak üzere iki yoldan ilerleyerek günümüze taşınmıştır. Yani Dede Korkut Hikayeleri, Dede Korkut kültürü yazılı kaynaklar halinde olduğu gibi insanların dilinde ve gönlünde de günümüze ulaşmıştır. Destan döneminden halk hikâyeciliğine geçiş döneminin en önemli ürünü Dede Korkut Hikayeleridir. Bu hikâyeler, Orta Asya'da şekillenmeye başlamış; Türklerin Müslüman olmalarından ve Anadolu'ya gelmelerinden sonra din ve çevre motiflerine göre bazı değişikliklere uğramıştır. Dede Korkut'un hikâyeleri, parça parça ve değişik versiyonlarda Anadolu'nun çeşitli yerlerinde yaşamaktadır. Bugün Türkiye'de en yaygın olarak bilinen hikayeler, 15-16. yüzyıllarda meçhul biri tarafından yazıya geçirilmiştir. Eserin asıl adı "Kitab-ı Dede Korkut Ala Lisan-ı Taife-i Oğuzhan" Oğuzların Diliyle Dedem Korkut Kitabı'dır. Kitap, on iki destansı hikaye ve bir önsözden oluşur. Hikayeler Kuzeydoğu Anadolu dolaylarındaki Müslüman Oğuzların hayatını anlatır. Fakat destanlar İslamiyet öncesi dönemden de izler taşımaktadır. Destan özellikli ve pek çok halk kahramanının mücadeleleri anlatılan Dede Korkut hikayelerinde; güzel ve hikmetli sözler, Türklerin tarihine ait rivayetler, han ve beyler hakkında methiyeler, Türk töresine ait pek çok konu işlenmiştir. Bugün elimizdeki iki nüshanın, Akkoyunlu Devleti'nin 1403-1508 çökmeye başladığı dönemlerde yazıya geçirildiği tahmin edilmektedir. Nüshalardan biri tamdır ve Almanya Dresden Kitaplığında bulunmaktadır. Altı hikâyenin bulunduğu eksik bir nüsha ise Vatikan'dadır. Hazır Dede Korkut Hikayelerine giriş yapmışken öncelikle Dede Korkut Kitabı olarak bahsettiğimiz Kitab-ı Dede Korkut Ala Lisan-ı Taife-i Oğuzhan Dede Korkut Kitabı veya Dedem Korkut Kitabı, ayrıca bazı kaynaklarda Korkut Ata Kitabı olarak da görebilirsiniz. içerisindeki 12 hikayenin isimlerini belirtelim DİRSE HAN OĞLU BOĞAÇ HAN SALUR KAZANIN EVİNİN YAĞMALANMASI KAM BÜRE BEG OĞLU BAMSİ BEYREK KAZAN BEYİN OĞLU URUZ BEYİN TUTSAK OLMASI HİKAYESİ KOCA DUHA OĞLU DELİ DUMRUL HİKAYESİ KANLI KOCA OĞLU KAN TURALI HİKAYESİ KAZICIK KOCA OĞLU YİĞENEK HİKAYESİ BASAT'IN TEPEGÖZÜ ÖLDÜRMESİ HİKAYESİ BEGİL OĞLU EMREN'İN HİKAYESİ UŞUN KOCA OĞLU SEĞREK HİKAYESİ SALUR KAZANIN TUTSAK OLUP OĞLU URUZUN ÇIKARDIĞI HİKAYESİ İÇ OĞUZ DIŞ OĞUZ ASİ OLUP BEYREK'İN ÖLDÜĞÜ HİKAYESİ Dede Korkut Hikayelerinin Özellikleri Eser, bir önsöz ile 12 hikayeden oluşur. Olağanüstü olaylarla gerçeğe uygun olaylar eserde iç içedir. Tıpkı Dede Korkut kimdir diye sorgularken karşılaşılmış yarı gerçek durum gibi hikayeler de olağanüstü kısımlar barındırır. Türklerin eski yaşam tarzları ile ilgili ayrıntılar yanında İslam dini ile ilgili özellikler de vardır. Eserde geçen "Dede Korkut" meçhul bir halk ozanıdır. Hikayelerin konuları; aşk, yiğitlik gösterisi, kahramanlık, boylar arasındaki savaştır. yy'da yazıya geçirilmiştir. Eserin yazarı belli değildir. Nazım ile nesir iç içedir. Azerî Türkçesi ile oluşturulmuştur.
dede korkut isim verme hikayesi