BirKıç Gördüm Şiiri. Başıboş kalmış serseri bir şiirin hikâyesi bu aslında ya da şiirin şairine getirdiği kara ama dalga geçilecek kadar da komik bir haber sadece. Dünyanın en kolay işidir şairlik bir bakıma, hiçbir zaman meslek olamayacak kadar aylak, hiçbir disipline kanamayacak kadar serseri ve bir o kadar da Tatildünyanın en iyisidir Sonuçta, Noel Baba onlara geldi Ve herkese hediyeler getirdi. Güneşli Tavşan Bugün çok yorgunum! Annem Noel ağacı ile giyinmek! Babam yanına gitti. Bizi o yönlendirdi. Ağaç üzerinde kaç top Ve boyalı oyuncaklar! Koku tatil iğneleri. Ormanın iğne yapraklı dallar. Üzerindeki ışıklar parıldıyor, En Yeni Babalar Günü Şiirleri. Eski elden ele yayılan babalar günü şiirlerini sevmiyorsanız sizlere güzel bir haberimiz var. En yeni babalar günü şiirleri ile daha önce hiç duyulmamış mısralara tanık olacaksınız. Babanız için en özelini daha doğrusu baba evlat sevginizi anlatan en güzel şiiri seçerek hediye edebilirsiniz. Dünyanınen güzel popolu kadını var ya işte o! "Dokun Bana O Kadar Kolay Ki" roman. "Orhan Veli'yle Baş Başa" şiiri için tıklayın İkinci Yeni Şiiri 2. "İkinci Yeni Şiiri 2" adlı testte 12 soru vardır. YKS Edebiyat 2, YKS Edebiyat 1 ve Türk Dili ve Edebiyatı 12 kategorilerinde yayınlanan teste 2,093 kişi bakmış, 760 kişi ise testi çözmüştür. Testte 0 yorum vardır. Yorum butonuna tıklayarak yorum yapabilir veya varsa yapılmış yorumları okuyabilir MŞ FACEBOOK PAYLAŞIMLARI 11. MART 2021. Bir paylaşımıma, bir paydaş, fikrimi eleştirici yönde bir karşılık vermiş ve “yüz yüze kelamda bulunma” arzusunda bulunmuş. Benim iletişim dilim 21.yüzyıl dili, o arkadaşın dili ise, hiç anlayamadığım Orta Çağ Ortadoğu Emevi dili olduğu için, kelamda bulunma cesareti ZLMUH. Türk Edebiyatı denilince akla gelen şiirleri sıralamak oldukça zorlu bir iş. Gerek çok önemli şairlere, gerek çok önemli şiirlere istemeden haksızlık etmek mümkün. Aşağıdaki liste Turgut Uyar, Cemal Süreya, Nazım Hikmet, Edip Cansever, Can Yücel, Attila İlhan, Orhan Veli, Necip Fazıl ve başka birçok önemli şairimizden en çok beğendiğimiz şiirlerin bir derlemesidir. Türk Edebiyatı denilince akla gelen şiirler kesinlikle bu liste ile sınırlı değil, ancak bu listedeki şiirleri mutlaka bilmeniz gerektiğini söyleyebiliriz. Türk Edebiyatı denilince aklınıza gelen en sevdiğiniz şiirleri Yorumlar bölümünde paylaşabilirsiniz. Türk Edebiyatı’nın Önemli Şairlerinden Ruhunuza Dokunacak 20 Şiir Türk Edebiyatı’nın Okumanız Gereken En Güzel 20 Şiiri Türk Şiiri Denilince Bilmeniz Gereken 15 Şair ve Şiirleri 15 Şairimizin Seçme Şiirlerinden Kısa ve Güzel Alıntılar 15 Şairin Ara Güler’in İstanbul Fotoğrafları Eşliğinde 15 Şiiri 1. Turgut Uyar – Vaiz Sokak No. 70 “Ben sana kürk alamam doğrusu Güzel bileklerine bilezik alamam Bir kap yemek, bir elbise Öyle bir tad var ki fakirliğimizde Başka hiçbir şeyde bulamam… Sokağımız arnavut kaldırımı, Evimiz ahşap iki oda. Daha iyisi de olabilirdi ya, Şükür buna da.” 2. Cemal Süreya – Sevgilim Ben Şimdi “Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim Elimde uçuk mavi bir kalem cebimde iki paket sigara Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz. Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere O gülün yüzü gülmüyor sensiz O köklensin diye pencerede suya koyduğun devetabanı Hepten hüzünlü bu günlerde” 3. Nazım Hikmet – Ne Güzel Şey Hatırlamak Seni “Ne güzel şey hatırlamak seni. Sana tahtadan birşeyler oymalıyım yine bir çekmece bir yüzük, ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım. Ve hemen fırlayarak yerimden penceremde demirlere yapışarak hürriyetin sütbeyaz maviliğine sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım… Ne güzel şey hatırlamak seni ölüm ve zafer haberleri içinde, hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken…” 4. Edip Cansever – Gül Kokuyorsun “Gül kokuyorsun bir de Amansız, acımasız kokuyorsun Gittikçe daha keskin kokuyorsun, daha yoğun Dayanılmaz bir şey oluyorsun, biliyorsun Hırçın hırçın, pembe pembe Öfkeli öfkeli gül Gül kokuyorsun nefes nefese.” 5. Can Yücel – Bir Sen Eksiktin Ay Işığı “Bileklerimizi morartmış yeni Alman kelepçeleri, Otobüsün kaloriferleri bozuldu Kaman’dan sonra Sekiz saat oluyor karbonatlı bir çay bile içemedik, Başımızda pirensip sahibi bir başçavuş. Niğde üzerinden Adana Cezaevine gidiyoruz… Bi sen eksiktin ayışığı Gümüş bir tüy dikmek için manzaraya!” 6. Ahmed Arif – Ay Karanlık “Maviye maviye çalar gözlerin, Yangın mavisine Rüzgarda asi, Körsem, Senden gayrısına yoksam, Bozuksam, Can benim, düş benim, Ellere nesi? Hadi gel, Ay karanlık…” 7. Attila İlhan – Yağmur Kaçağı “Elimden tut yoksa düşeceğim… yoksa bir bir yıldızlar düşecek… eğer şairsem beni tanırsan… yağmurdan korktuğumu bilirsen… gözlerim aklına gelirse… elimden tut yoksa düşeceğim… yağmur beni götürecek yoksa beni…” 8. Cahit Sıtkı Tarancı – Desem Ki “Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır, Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor, Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini, Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim, Senden kopardım çiçeklerin en solmazını, Toprakların en bereketlisini sende sürdüm, Sende tattım yemişlerin cümlesini.” 9. Orhan Veli Kanık – Aşk Resmi Geçidi “Gelelim sonuncuya. ona bağlandığım kadar hiçbirine bağlanmadım. sade kadın değil, insan. ne kibarlık budalası, ne malda, mülkte gözü var. eşit olsak, der, hür olsak, der. insanları sevmesini de bilir, yaşamayı sevdiği kadar.” 10. Necip Fazıl Kısakürek – Serseri “Yeryüzünde yalnız benim serseri, Yeryüzünde yalnız ben derbederim. Herkesin dünyada varsa bir yeri, Ben de bütün dünya benimdir derim.” 11. Özdemir Asaf – Lavinia “Sana gitme demeyeceğim. Üşüyorsun ceketimi al. Günün en güzel saatleri bunlar. Yanımda kal. Sana gitme demeyeceğim. Gene de sen bilirsin. Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim, İncinirsin. Sana gitme demeyeceğim, Ama gitme, Lavinia. Adını gizleyeceğim Sen de bilme, Lavinia.” 12. İsmet Özel – İçimden Şu Zalim Şüpheyi Kaldır “Sen ol küçük bir kıvrımdan, bir heceden aşk için bir vaha değil aşka otağ yaratan sen ol zihnimde yüzen dağınık şarkıları bir harfin başlattığı yangın ile söndür beni bir ses sahibi kıl, kefarete hazırım öyle mahzun ki hüzün ciltlerinde adına rastlanmasın.” 13. Didem Madak – Siz Aşktan Ne Anlarsınız Bayım “kimi gün öylesine yalnızdım derdimi annemin fotoğrafına anlattım. annem ki beyaz bir kadındır. ölüsünü şiirle yıkadım. bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım. çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca acının ortasında acısız olmayı, kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım. kendimin ucunu kenar mahallelere taşıdım. aşk diyorsunuz ya, işte orda durun bayım ıslak unutulmuş bir toz bezi gibi kalakaldım kendimin ucunda öyle ıslak, öyle kötü kokan, yırtık ve perişan.“ 14. Küçük İskender – Yağmura Çok Teşekkür Ederim “yağmura çok teşekkür ederim bu gece yalnızca cesedime yağdı bana bir şey olursa diye korktum seni birkaç saniye düşünürsem; düşünürken üşürsem diye korktum oturup siyah portakallar yedim oturup korkunç kitaplar okudum içimde bir sıkıntı gibi cinayet içimde bir sığıntı gibi telaş içimde felaket gibi bir merak hislerimin uzağına düştüm, şimdi çok üzgünüm şimdi çocukluğumun uzağına da düştüm daha da düşersem diye korktum” Haberler > Varlığınıza Şiirsellik Katacak, Türk Edebiyatının Mutlaka Okunması Gereken 17 Şiir Kitabı - 1530 Aklı, mantığı aşıp bizi ruhumuzun başka katmanlarına götüren bir sanattır şiir. Bir romanın anlattığından daha fazla duyguyu bazen tek bir dize ile hissederiz ruhumuzun derinliklerinde...Böyle olduğundan şiir ve şiirsellik hep yanı başımızda olmalı kanımca; güne başlarken, otobüste, metroda, vapurda giderken ve gece yatarken biraz şiir, iyi gelecektir bu sebeple Türk edebiyatının okunması gereken şiir kitaplarını bir araya getirdik. İyi okumalar diliyorum!Not Sıralamanın kitapların niteliği ile herhangi bir ilgisi yoktur. 1. "Büyük Saat", Turgut Uyar 'Sizin alınız al inandımMorunuz mor inandımTanrınız büyük amennaŞiriniz adamakıllı şiirDumanı da cabaAma sizin adınız neBenim dengemi bozmayınız' 2. "Ben Sana Mecburum", Attila İlhan Ben sana mecburum bilemezsin Adını mıh gibi aklımda tutuyorum Büyüdükçe büyüyor gözlerin Ben sana mecburum bilemezsin İçimi seninle ısıtıyorum. Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor Bu şehir o eski İstanbul mudur Karanlıkta bulutlar parçalanıyor Sokak lambaları birden yanıyor Kaldırımlarda yağmur kokusu Ben sana mecburum sen yoksun. Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur Tutsak ustura ağzında yaşamaktan Kimi zaman ellerini kırar tutkusu Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından Hangi kapıyı çalsa kimi zaman Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor Eski zamanlardan bir cuma çalıyor Durup köşe başında deliksiz dinlesem Sana kullanılmamış bir gök getirsem Haftalar ellerimde ufalanıyor Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem Ben sana mecburum sen yoksun. Belki haziran da mavi benekli çocuksun Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin Kötü rüzgar saçlarını götürüyor Ne vakit bir yaşamak düşünsem Bu kurtlar sofrasında belki zor Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden Ne vakit bir yaşamak düşünsem Sus deyip adınla başlıyorum İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin Hayır başka türlü olmayacak Ben sana mecburum bilemezsin. 3. "Çiçek Senfonisi", Özdemir Asaf Çiçeklerin akşamlarınıAkşamların çiçekleriAydınlatır..Çiçeklerin adlarınıBirbirlerine alır bir güneşiÖbürüne yıldız sunar,Biri öbürünü başkası bir güzelliğiAkıl almaz düğünü aklandırır biri,Biri bir yalanı silerkenBiri bir ölümü bekler sabahları,Biri gündüz diye çıldırırBir başkası aydınlığı bağlar-bahçeler içinde nazlı,Biri kendi kendini doğurur bayırlarda,Biri kayalıkları bakar biri,Biri el sürdürmez kimseye,Biri kendini biri el ermez yerlere yaslar ordusunu yayar birdenbireTarlalara, öbek öbek, şarkılarla gözleri besler,Yeşillikleri ve hep bekler gibidir,Oysa hiç beklemezler; Biri arılandırır, biri rüzgârlandırır gönülleri,Biri kızdırır soğumuş külleri..Biri de kendini tek başına yürür yazgısında,Biri sepetlerde demet demetÜnünü vazolandırır kendini salonlarda,Biri kurur bir kitabın içinde,Biri de kafes arkasında bir şölen yaşamda,Renklerin en büyük orkestrası..Dursuz-duraksız çalar her insandaSevinci, aldanıyı, ölümü ve yası. 4. "Bütün Şiirleri", Nâzım Hikmet Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil, bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte yani bir barikatta dövüşerek meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken meselâ denerken damarlarında bir serumu ölmek ayıp olur mu?Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp dünyayı doludizgin ama o bunun farkında değildir ayrılmak istemezsin dünyadan ama o senden ayrılacak yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı? Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık yahut hiç sevmeseydi Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil. 5. "Yerçekimli Karanfil", Edip Cansever Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde Oysaki seninle güzel olmak var Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor. Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel O başkası yok mu bir yanındakine veriyor Derken karanfil elden ele. Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk Birleşiyoruz sessizce. 6. "Üvercinka", Cemal Süreya Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerindenEn uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeyeLaleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayızBirden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsunAma nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemezSevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyorBütün kara parçalarında Afrika dahilAydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olmaYatakta yatmayı bildiğin kadarSayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha nelerBoşunaymış gibi bunca uzaması saçlarınınBen böyle canlı saç görmedim ömrümdeHer telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyorBütün kara parçaları için Afrika dahilSenin bir havan var beni asıl saran o Onunla daha bir değere biniyor soluk almakSabahları acıktığı için haklıGününü kazanıp kurtardı diye güzelBirçok çiçek adları gibi güzelEn tanınmış kırmızılarla açanBütün kara parçalarında Afrika dahilBirlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötüBoynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremezBir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecekİki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlarBöylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlarZaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlarBütün kara parçalarında Afrika dahilBurda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırasıKalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenkiPadişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yokAklıma kadeh tutuşların geliyorÇiçek Pasajında akşamüstleriAsıl yoksulluk ondan sonra başlıyorBütün kara parçalarında Afrika hariç değil 7. "Bütün Şiirleri", Orhan Veli İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı Önce hafiften bir rüzgar esiyor; Yavaş yavaş sallanıyor Yapraklar, ağaçlarda; Uzaklarda, çok uzaklarda, Sucuların hiç durmayan çıngırakları İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Kuşlar geçiyor, derken; Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık. Ağlar çekiliyor dalyanlarda; Bir kadının suya değiyor ayakları; İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Serin serin KapalıçarşıCıvıl cıvıl Mahmutpaşa Güvercin dolu avlular Çekiç sesleri geliyor doklardan Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları; İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Başımda eski alemlerin sarhoşluğu Loş kayıkhaneleriyle bir yalı; Dinmiş lodosların uğultusu içinde İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir yosma geçiyor kaldırımdan; Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar. Birşey düşüyor elinden yere; Bir gül olmalı; İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir kuş çırpınıyor eteklerinde; Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum; Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum; Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından Kalbinin vuruşundan anlıyorum; İstanbul'u dinliyorum. 8. "Kim Bağışlayacak Beni", Birhan Keskin Penguenbana sırtını dönmebiliyorum, sana benziyorumve içinde saklı tuttuğun de içimde saklı tuttuğumbuzlu kıyılar, çığlık hatıralarıben de senin kadar kaçkınım ve bağışlayacak beni, penguençizdim senin beyaz ve narin yanım bembeyaz ışıkkör ediyor, bir yanım zehir geceparktaki salıncağa binmeyibeceremedim bugün ben bana sırtını aramızdaki beceriksiz yordu bizi. Benim de söyleyemediklerimvar. Hiç söyleyemeyeceğim onları belki bir yolu geliyoruz seninle, yolu,geldikçe anlıyorum ki, biz,bu dünya üzerinde yürüyemiyoruz bağışlayacak beni?çizdim senin beyaz ve narin yerinielimde unuttuğun ince metalle. 9. "Çocuk ve Allah", Fazıl Hüsnü Dağlarca Bu eller miydi masallar arasındanRüyalara uzattığım bu eller miydi?Arzu dolu, yaşamak dolu,Bu eller miydi resimleri tutarken aydınlık dünyacıklarıBu eller miydi hayatı o bir oyun gibi eserdiAltın tüylerinden mevsimin evler yapan bu eller miydiKi şimdi değmekte toprak olan işi vazifelerin önündeTırnaklarını yiyerek düşünmek ne o çizgilerdenFalcının saadet köylü çakısının kestiği yerSöğüt dallarından düdük yaparken…Bu eller miydi kesen mavi serçeyiBirkaç damla kan ki zafer ve altına saklanarakBu eller miydi sevmeyen sevgili oyuncaklardanKırmış küçücük her şeyden ve her şeyden sonraBu eller miydi Allaha açılan! 10. "Hasretinden Prangalar Eskittim" Ahmed Arif Seni, anlatabilmek seni. İyi çocuklara, kahramanlara. Seni anlatabilmek seni, Namussuza, halden bilmeze, Kahpe yalana. Ard- arda kaç zemheri, Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu. Dışarda gürül- gürül akan bir dünya... Bir ben uyumadım, Kaç leylim bahar, Hasretinden prangalar eskittim. Saçlarına kan gülleri takayım, Bir o yana Bir bu yana... Seni bağırabilsem seni, Dipsiz kuyulara, Akan yıldıza, Bir kibrit çöpüne varana, Okyanusun en ıssız dalgasına Düşmüş bir kibrit çöpüne. Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin, Yitirmiş öpücükleri, Payı yok, apansız inen akşamlardan, Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene, Seni anlatabilsem seni... Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır Üşüyorum, kapama gözlerini... 11. "Monna Rosa", Sezai Karakoç Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara Sana doğru uzanan çaresiz ellerimi Sırrımı söylüyorum vefakar balıklara Yalnız onlar tutacak bu dünyada yerimi Koyverip telli pullu saçlarını rüzgara Bir çocuğun ardına düşen heykellerimi Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara Bir çevre sağ elimden bulanık suya düştü Ve boğazımı sıktı parmaklar ince uzun Günahkar toprağımın saçından bir tel düştü Sana ne olmuş Roza, bir derde tutulmuşsun Bir ekmek kadar aziz fikirler böyle pişti Noel ağaçları ve manolyalar kahrolsun Bir çevre sağ elimden bulanık suya düştü Şu şapkayı çıkarıp atıyorum ırmağa Her şeyim sizin olsun, hep sizin, kesik başlar Rüyasında örümcek başlarsa ağlamaya İçine gül koyduğum tüfek ölmeye başlar Günahını sırtına yüklenen kaplumbağa Gibi ölüm önünde özbenliğim yavaşlar Öyleyse bu şapkayı atıyorum ırmağa Bu erkekler kokuyu kediler gibi alır Ve kediler de her gece sürünür yastıklara Denizleri bahtiyar eden günler kısalır Satılmayan çiçekler zehirli ve kapkara Unutulmuş erkekler ve kadınlara kalır Bir geyiğin eriyen gözleri düşer kara Ve erkekler kokuyu kediler gibi alır Ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık Ve toprağın rüyaya yılan gibi girişi Sana da Mona Roza, taşbebeği bıraktık Ellerinde kılıçlı balıkların bir dişi Senin hatıran kadar büyük, yeni, karanlık Senin hatıran kadar Allah ve şeytan işi Ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık Bugün yalnız yağmura tahammül edeceğim Ta boğazıma kadar çıkan deli yağmura Tüyüme horozdan çok itimat edeceğim İtimat edeceğim şu belalı yağmura Ruhumu bayrak yapıp ben teslim edeceğim Asılmış bir adamın iki eli yağmura Bugün yalnız yağmura tahammül edeceğim Bir tren ışığına, güneşe çekmek seni Ve bir şehir yaratmak ruhundan Geyve diye Parçalanan gemiyi ve yırtılan yelkeni Katıvermek sessizce söylenen bir türküye Ve sonra bir köşede öldürmek ölmeyeni Ve son vermek bu bitmeyen şarkıya Bir tren ışığına, güneşe çekmek seni Sana tavus kuşunun içine girdiğini En son söz olarak söylemek istiyorum İçimde tavusların kaybolduğunu Bana da bir çift ak kanat kaldığını Son, en son söz olarak söylemek istiyorum İçime girdiğini, tüyünü yolduğumu Son, en son söz olarak söylemek istiyorum Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara Sana doğru uzanan çaresiz ellerimi Sırrımı söylüyorum vefakar balıklara Yalnız onlar tutacak bu dünyada yerimi Koyverip telli pullu saçlarını rüzgara Bir çocuğun ardına düşen heykellerimi Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara... 12. "Ah'lar Ağacı", Didem Madak Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyuncaAlt katında uyumayı bir ranzanınÜst katında çocukluğum...Kâğıttan gemiler yaptım kalbimdenKi hiçbiri karşıya diyorsunuz,limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!Allah'la samimi oldum geçen üç yıl boyuncaHavı dökülmüş yerlerine yüzümünBüyük bir aşk yamadımHayırYüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayımGözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardıTesbih tanelerim bitse gözyaşlarım...Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı diyorsunuz yaBen istemenin Allahını bilirim bayım!Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyuncaBalkona yorgun çamaşırlar asmayKi uçlarından çile nane kurutmayıBen acılarımın başınıevcimen telaşlarla okşadım pardösüm bile oldu içinde kaybolmayı ister mi?Ben işte istedim gittimUzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersinUzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım!Süt içtim acım hafiflesin diyeÇikolata yedim bir köşeye çekilipZehrimi alsın diyeSizin hiç bilmediğiniz, bilmeyeceğinizİlahiler zehir nedir bilmezsinizZehir aşkı bilir oysa bayım!Ben işte miraç gecelerindeBir peygamberin kanatlarında teselli aradım,Birlikte yere inebileceğim bir dost aradım,Uyuyan ve acılı yüzünde kardeşiminBir şiir üç yıl boyuncaYüzü dövmeli kadınların yüzünde yüzümü olmayan ülkemiKayboluşumu o kadar kolay olmasa gerek diye ters bir yüz kazaklar ördümHaroşa bir hayat bırakmak o kadar kolay olmasa gerek diye gün öylesine yalnızdımDerdimi annemin fotoğrafına beyaz bir şiirle gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayımÖldüğü gece terliklerindeki izleri şey öğrendim geçen üç yıl boyuncaAcının ortasında acısız olmayı,Kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi ucunu kenar mahallelere diyorsunuz ya,İşte orda durun bayımIslak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldımKendimin ucundaÖyle ıslak,Öyle kötü kokan,Yırtık ve aşkı ne bilirsiniz bayımAşkı aşk bilir yalnız! 13. "Of Not Being a Jew", İsmet Özel 'Kimi öptüm de kurtuldu çarmıha çakılmaktan?' 14. "Daktiloya Çekilmiş Şiirler", Nilgün Marmara Kuğuların ölüm öncesi ezgileri şiirlerim, Yalpalayan hayatımın kara çarşaflı bekçi gizleri. Ne zamandır ertelediğim her acı, Çıt çıkarıyor artık, başlıyor yeni bir ezgi, -bu şiir - Sendelerken yaşamım ve bilinmez yönlerim, Dost kalmak zorunda bana ve sizlere! Çünkü saldırgan olandan kopmuştur o, uykusunu bölen derin arzudan. Büyüsünü bir içtenlikten alırsa Kendi saf şiddetini yaşar artık, -bu şiir - Kuramadığım güzelliklerin sessiz görünümü, ulaşılamayanın boyun eğen yansısı, Sevda ile seslenir sizlere! 15. "Bir Yeryüzü Tanığı", İlhan Berk Biliyor musun sen bir şiirde ilk satırsın ilk sözcük Beyaz bir gül beyaz bir gül ne kadar beyaz olursa o kadar Ne kadar suysa bir su o kadar Ben en yakın yüzüm yüzüne Uyandığın sabaha, yatağına Birden bulup birden yitirdiğin bir şey olur ya, ona Bir dağ okulunda ilk derslere giren çocuklara İlk coğrafyacılara İlk harflerine bir alfabenin. Yüzün ki korkular verir bana ne zaman yüzümü tutsam yüzüne Ben ki ölüme hiç eğilmedim hiç girmedi sözlüğüme Belki sokağa ilk çıkan bir çocuktur ölüm Belki senin bazen topuz yaptığın saçın Bir yaban çiçeği ya da ve daha ilk geliyordur dünyaya Bir demet maydanozu koparıp bırakmak belki de. Dedim ya hiç bilmiyorum arabi belki de benim sık sık çıkarıpbaktığım bir fotoğrafın Bıyıkları hep yüzüne düşen bir adama çektirdiğim Bir suya bakarken Bir suya Duru mu duru ve daha sessiz ölümün kendinden. Ben ki seninle aştım yaşları Koydum çağıma adımı. Bir burukluğu yüzün gibi. 16. "Deli Kızın Türküsü", Gülten Akın Ah, kimselerin vakti yokDurup ince şeyleri anlamayaKalın fırçalarını kullanarak geçiyorlarEvler çocuklar mezarlar çizerek dünyayaYitenler olduğu görülüyor bir türküyü açtılar mıBakıp kapatıyorlarGeceye giriyor türküler ve ince şeyler'Memelerinde biraz irin, biraz balık ve biraz gözyaşıBir dev oluyorsun deniz deniz denizsisin dere ağızlarından sokulup akşamlarıFındıklarımızı basıyorNeyleriz kararan tomurcuklarıÇocuklarımıza yalvarıyoruz Aç durun birazTecimenlere yalvarıyoruzBir 'Hotel' bir gizli evlenme az çizinizBir banka az çiziniz bir yalvarmaBizden size ve sizden dışardakilereKarılarımızı yolluyoruz tırnaklarını kesmeye ve demeye-Evet efendim-Çocuklarımızı yolluyoruz dilenmeyeBizler gidiyoruz yatağımız tanrıya emanetYazların motorlu çingeneleriAh, kimselerin vakti yokDurup ince şeyleri anlamayaBaba evleri, ilk kez girilen ırmağa dönüşToprağa tutku, kendinden dolayıKulaklarımızı tıkıyoruz Para para paraKulaklarımızı açıyoruz Kavga kavga kavgaSorar belki biri Kavga ama neden kavgaKomşumuza sonsuz balta, karımıza yumruklar içinde-Bilmiyoruz neden kasabanın cezaevindeSilgimizi göz önüne yerleştiriyoruzGünlerimiz iterek genişletiyoruzYer açıyoruz karılarımızı düşünmeyeBizsiz geçen menevşeyi düşünmeyeDurup ince şeyleri anlatmayaKimselerin vakti olmasa daOkulların kadın öğretmencikleriTatil günlerini çoğaltsalar daKutsal nemiz varsa onun adınaGözlerimiz için bağlar dokusalar daBirikimler ve çizgiler gitgide gitgideAçmaya ilkyaz çiçekleriBir gün birileri öte geçelerdenIslık çalar yanıt veririz 17. "Şiirimiz Mor Külhanidir Abiler", Ece Ayhan karadır abilerKendi kendine çalan bir davul zurnaSesini duyunca kendi kendine güreşmeye başlayanTaşınır mal helalarında kara kamununŞeye dar pantolonlu kostak delikanlıların şiiridirAşk örgütlenmektir bir düşünün her işi yapar abilerValde Atik'te Eski Şair Çıkmazı'nda otururSaçları bir sözle örülür bir sözle çözülürKötü caddeye düşmüş bir tazenin yakın mezarlıktaSaatlerini çıkarmış yedi dala gerilmesinin şiiridirDirim kısa ölüm uzundur cehennette herhal gül kurutur abilerDönüşmeye başlamış Beşiktaşlı kuşçu bir babanınTaşınmaz kum taşır mavnalarla Karabiga'ya kaçanGamze şeyli pek hoş benli son oğlunuSuriye hamamında sabuna boğmasının şiiridirOğullar oğulluktan sessizce çekilmesini bilmelidir erkek emzirir abilerİlerde kim bilir göz okullarına gitmek isterYanık karamelalar satar aşağısı kesik kör bir çocuğunKinleri henüz tüfek biçimini bulamamış olmaklaTabanlarına tükürerek atış yapmasının şiiridirBöylesi haftalık resimler görür ve bacaklanır mor külhanidir abilerTopağacından aparthanlarda odası bulunamazYarısı silinmiş bir ejderhanın düzüşüm üzre eylemdeKiralık bir kentin giriş kapılarına kara kireçleŞairlerin ümüğüne çökerken işaretlenmesinin söylemesi vakitsiz Üsküdarlıyız kentten içeridir abilerTakvimler değiştirilirken bir gün yitirilirBir kent ölümünün denizine kayar dragomanlarıylaDüzayak çivit badanalı bir kent nasıl kurulur abiler? Elbette öznel ve eksik bir liste, her liste gibi. Bu sebeple sizin de katkınızı bekliyorum yorumlarda sevgili dostlar! 10 KASIM 1938 ATATÜRK'Ü KAYBETTİĞİMİZ GÜN Atatürk ve 10 Kasım ile ilgili en kısa, en uzun ve en çok okunan ezberlenen şiirler. İlkokullar için 19 Kasım şiirleri kısa ve uzun şiirler. En duygusal 10 Kasım ve Atatürk şiirleri. Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının olan 10 Kasım’a sayılı günler kaldı. 10 Kasım’a sayılı günler kala öğrenciler için kolay ezberlenebilen şiirleri sizler için derledik. Atatürk ve 10 Kasım şiirleri bu sıralar google’da en fazla aranan kelimelerden oldu. En kolay ezberlenen ve en güzel 10 Kasım şiirleri. Atatürk’ü özlemle anlatan şiirler ve edebiyat. 10 Kasım Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıl dönümüme günler kala törenlerde öğrencilerin okuyabileceği en güzel 10 Kasım şiirlerine bu başlık altından rahatlıkla ulaşabileceksiniz. Sizler için seçmiş olduğumuz 10 Kasım şiirlerini bu önemli günde okuyabileceksiniz. İşte en güzel ve anlamlı 10 Kasım şiirleri. 10 Kasım kısa kolay ezberlenen şiirlere gelin hep birlikte bakalım. 10 KASIM Ben hiç 10Kasım’a “Günaydın demem ki” Ben sensiz 23 Nisan’a Hoş geldin diyemem ki Seni özlesek bile Elden ne gelir ki Bir daha senin gibi Gelecek mi ne belli Bak 10 Kasım yine geldi Gözlerde yaşlar tükendi Aradan 78 yıl geçse bile Senin hatıran hiç bitmedi Sabahlar her zaman güzeldir Seni hatırlatmadıkça Günaydın denir ama 10 Kasım olmayınca 10 KASIM 1938 ATATÜRK’Ü KAYBETTİĞİMİZ GÜN Yine günlerden 10 Kasım geldi Sensiz bir yıl daha geçti. İlkelerinin bizimle yaşayacak İzninde hep bu ulus olacak. Yıllar geçip gidecek Fikirlerin hep sürecek Elbet bir gün, gün gelecek Bu ülke yükselecek gidecek. ATATÜRK’Ü YİTİRMEDİK Yıllar Üst üste katlandıkça Acımasız uzadıkça Çelik mavisi gözlerinde Her geçen gün Işığını çoğalttıkça Güzel vatanımızı Kurtardığın anıldıkça Seni yitirmedik ki Dün olduğu gibi Bugün de aramızdasın her an Buna inan Ata’m Yüzyıllar da geçse aradan Sen her zaman anılan Kutsal bir kahramansın. Süleyman APAYDIN 10 KASIM Atam seni çok seviyoruz! Türk ordusu ile savaştın. Atam!seni saygı ile anıyoruz. Türk cumhuriyetini kurdun. Ülkemizi korodun. Ruhun hep cennette olsun. Keşke seni görebilseydim SAAT 9’U 5 GEÇE Saat 9’u 5 geçe Atam dolma bahçede Gözlerini kapamış Bütün dünya ağlamış Doktor doktor kalksana Lambaları yaksana Atam elden gidiyor Çaresine baksana Uzun uzun kavaklar Dökülüyor yapraklar Ben Atama doymadım Doysun kara topraklar ATATÜRK’ÜM SEN YOKKEN Bir Cumhuriyet günü Kalbimizde anılıyorsun Belki o zaman uyuyorsundur Atatürk’üm sen yokken Duydun mu sesimizi Atatürk’üm derken Yankılandı her taraf Atatürk’üm sen yokken Bir cevap ver ne olur Aklım hayalim durur Annem teselli etti Atatürk’üm sen yokken İlginizi Çekebilir Nazmi Kaplan öldürüldü Manavgat’ta Nazmi Kaplan öldürüldü. Diyarbakır’dan Antalya Manavgat’a gelen Nazmi Kaplan isimli şahıs kimliği belirsiz kişi … Şiirler uzun şiirler ve kısa şiirler diye iki bölüme ayırlmıştır. Kısa şiirlerden sekiz, uzun şiirlerden de sekiz şiir yani toplamda 16 şiir ezberleyenin sözülü notunun birisi 100 olacaktır. Ezberlenecek şiirler aşağıdadır. Başka şiir kabul edilmeyecektir. Şiirler aşağıdadır. Kimseye zorla şiir ezberletmiyoruz. Bu kampanya isteyenler içindir. 1-Şiirlerde anlamını bilmediğiniz kelime varsa, sözlüklerden araştırıp öğreneceksiniz. 2-Kelime sorulduğunda anlamı söylemek zorundasınız. KISA ŞİİRLER BİR GÜNÜN SONUNDA ARZU Yorgun gözümün halklarında Güller gibi fecr oldu nümayan, Güller gibi...sonsuz, iri güller Güller ki kamıştan daha nalan; Gün doğdu yazık arkalarında! Altın kulelerden yine kuşlar Tekrarını ömrün eder ilan. Kuşlar mıdır onlar ki her aksam Âlemlerimizden sefer eyler? Akşam, yine akşam, yine akşam Bir sırma kemerdir suya baksam; Akşam, yine akşam, yine akşam Göllerde bu dem bir kamış olsam! Ahmet Hâşim MERDİVEN Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden, Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak, Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak... Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta, Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta... Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller; Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller, Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer? Bu bir lisan-i hafidir ki ruha dolmakta, Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta... Ahmet HAŞİM AKINCI Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik. Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik. Ak tolgalı beylerbeyi haykırdıİlerle Bir yaz günü geçtik Tuna’dan kafilelerle… Şimşek gibi bir semte atıldık yedi koldan Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan. Bir gün dolu dizgin boşanan atlarımızla Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla… Cennette bugün gülleri açmış görürüz de Hâlâ o kızıl hatıra titrer gözümde Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik, Bin atlı,o gün dev gibi bir orduyu yendik. ENDÜLÜSTE RAKS Zil, şal ve bahçede raksın bütün hızı... Şevk akşamında Endülüs üç def'a kırmızı... Aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir İspanya neş'esiyle bu akşam bu zildedir. Yelpâze çevrilir gibi birden dönüşleri, İşveyle devriliş, örtünüşleri... Her rengi istemez ,gözümüz şimdi aldadır; İspanya dalga dalga bu akşam bu şaldadır . Alnında halka halkadır aşüfte kâkülü Göğsünde yosma Gırnata'nın en güzel gülü.. Altın kadeh her elde, güneş her gönüldedir ; İspanya varlığıyla bu akşam bu güldedir. Raks ortasında bir durup oynar, yürür gibi; Bir baş çevirmesiyle bakar öldürür gibi... Gül tenli, kor dudaklı,kömür gözlü sürmeli... Şeytan diyor ki, sarmalı, yüz kere öpmeli... Gözler kamaştıran şala, meftûn eden güle Her kalbi dolduran zile, her sineden "Ole! Yahya Kemal BEYATLI SESSİZ GEMİ Artık demir almak günü gelmişse zamandan Meçhûle giden bir gemi kalkar bu limandan. Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol; Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol. Rıhtımda kalanlar bu seyâhatten elemli, Günlerce siyâh ufka bakar gözleri nemli, Bîçâre gönüller! Ne giden son gemidir bu! Hicrânlı hayatın ne de son matemidir bu. Dünyada sevilmiş ve seven nâfile bekler; Bilmez ki giden sevgililer dönmiyecekler. Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden, Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden Yahya Kemal BEYATLI Geçmiş Yaz Rü'ya gibi bir yazdı. Yarattın hevesinle Her anını, her rengini, her si'rini hazdan. Hâlâ doludur bahçeler en tali sesinle! Bir gün, bir uzak hatıra özlersen o yazdan Körfezdeki dalgın suya bir bak, göreceksin Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde; Mehtap... iri güller... ve senin en güzel aksin... Velhasıl o rü'ya duruyor yerli yerinde! Yahya Kemal Beyatlı Başka Bir Tepeden Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul! Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer. Ömrüm oldukça gönül tahtına keyfince kurul! Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer. Nice revnaklı şehirler görünür dünyada, Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan. Yaşamıştır derim en hoş ve uzun rüyada Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan. Yahya Kemal Beyatlı Rindlerin Akşamı Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç; Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç. Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile, Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle. Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan Ve arkasından güneş doğmıyan büyük kapıdan Geçince başlıyacak bitmeyen sükunlu gece. Guruba karşı bu son bahçelerde, keyfince, Ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül. Ya lâle açmalıdır göğsümüzde yahut gül. Yahya Kemal Beyatlı KOÇAKLAMA Mert dayanır namert kaçar Meydan gümbür gümbürdenir Şahlar sahi divan acar Divan gümbür gümbürdenir Yiğit kendini öğende Oklar menzilin döğende Seşber kalkana değende Kalkan gümbür gümbürdenir Ok atılır kalesinden Hak saklasın belasından Köroğlu'nun narasından Her yan gümbür gümbürdenir Köroğlu ABBAS Haydi abbas, vakit tamam; Akşam diyordun işte oldu akşam. Kur bakalım çilingir soframızı; Dinsin artık bu kalp ağrısı. Şu ağacın gölgesinde olsun; Tam kenarında havuzun. Aya haber Sal çıksın bu gece; Görünsün şöyle gönlümce. Bas kırbacı sihirli seccadeye, Göster hükmettiğini mesafeye Ve zamana. Katip tozu dumanı, Var git, Böyle ferman etti Cahit, Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş’tan; Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan. Cahit Sıtkı TARANCI ANLATAMIYORUM Ağlasam sesimi duyar misiniz, Mısralarımda; Dokunabilir misiniz, Göz yaşlarıma, ellerinizle? Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu Bu derde düşmeden önce. Bir yer var, biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün; Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; Anlatamıyorum. ORHAN VELİ KANIK LAVİNİA Sana gitme demeyeceğim. Üşüyorsun ceketimi al. Günün en güzel saatleri bunlar. Yanımda kal. Sana gitme demeyeceğim. Gene de sen bilirsin Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim, İncinirsin. Sana gitme demeyeceğim, Ama gitme, Lavinia. Adını gizleyeceğim Sen de bilme, Lavinia. ÖZDEMİR ASAF GURBET Gurbet o kadar acı Ki ne varsa içimde Hepsi bana yabancı, Hepsi başka biçimde. Eriyorum gitgide; Elveda her ümide. Gurbet benliğimi de Bitirmiş bir içimde. Ne arzum, ne emelim... Yaralanmış bir elim Ben gurbette değilim, Gurbet benim içimde. Kemalettin Kamu ANLATAMIYORUM Ağlasam sesimi duyar misiniz, Mısralarımda; Dokunabilir misiniz, Göz yaşlarıma, ellerinizle? Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu Bu derde düşmeden önce. Bir yer var, biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün; Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; Anlatamıyorum. Siperden Mektup Allah’a duâ et düşman tırpanı Devlet ağacını yolmasın anne Dökülsün altında oğlunun kanı Bayrağın gül rengi solmasın anne. Köyden biri geldi taburumuza; Meğer söz kesilmiş muhtarın kıza; Gece niyet tutup baktım yıldıza; Artık söyle o iş olmasın anne. Düşünme boş gelse posta tatarı Siperden akın var yarın dışarı Kadere razı ol;uzun yolları Bekleyen gözlerin dolmasın anne İbrahim Alaaddin Gövsa ÇOCUKLUĞUM Affan Dede'ye para saydım Sattı bana çocukluğumu Artık ne adım var ne yaşım Bilmiyorum kim olduğumu Hiçbir şey sorulmasın benden Haberim yok olan bitenden Bu bahar havası bu bahçe Havuzda su şırıl şırıldır Uçurtmam bulutlardan yüce Zıpzıplarım pırıl pırıldır Ne güzel dönüyor çemberim Hiç bitmese horoz şekerim. Cahit Sıtkı TARANCI DOST Bir gece habersiz bize gel, Merdivenler gıcırdamasın. Öyle yorgunum ki hiç sorma, Sen hâlimden anlarsın. Sabahlara kadar oturup konuşalım, Kimse duymasın. Mavi bir gökyüzümüz olsun,kanatlarımız Dokunarak uçalım. İnsanlardan buz gibi soğudum, İşte yalnız sen varsın. Öyle hâlsizim ki hiç sorma, Anlarsın… Cahit KÜLEBİ SÖYLE SEVDA İÇİNDE TÜRÜKÜMÜZÜ Söyle sevda içinde türkümüzü, Aç bembeyaz bir yelken. Neden herkes güzel olmaz, Yaşamak bu kadar güzelken? İnsan; dallarla bulutlarla bir, Aynı mâvilikten geçmiştir. İnsan nasıl ölebilir, Yaşamak bu kadar güzelken. Fâzıl Hüsnü DAĞLARCA UZUN ŞİİRLER OTUZ BEŞ YAŞ ŞİİRİ Yaş otuz beş yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allah'ım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar? Neden böyle düşman görünürsünüz? Yıllar yılı dost bildiğim aynalar? Zamanla nasıl değişiyor insan! Hangi resmime baksam ben değilim. Nerde o günler, o şevk, o heyecan? Bu güler yüzlü adam ben değilim; Yalandır kaygısız olduğum yalan. Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız; Hâtırası bile yabancı gelir. Hayata beraber başladığımız Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir, Gittikçe artıyor yalnızlığımız. Gökyüzünün başka rengi de varmış! Geç farkettim taşın sert olduğunu. Su insanı boğar, ateş yakarmış! Her doğan günün bir dert olduğunu, İnsan bu yaşa gelince anlarmış. Ayva sarı, nar kırmızı sonbahar! Her yıl biraz daha benimsediğim. Ne dönüp duruyor havada kuşlar? Nerden çıktı bu cenaze? Ölen kim? Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar? Neylersin ölüm herkesin başında. Uyudun uyanamadın olacak. Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında? Bir namazlık saltanatın olacak, Taht misâli o musalla taşında. CAHİT SITKI TARANCI FAHRİYE ABLA Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar, Kapanırdı daha gün batmadan kapılar. Bu, afyon ruhu gibi baygın mahalleden, Hayalimde tek çizgi bir sen kalmışsın, sen! Hülyasındaki geniş aydınlığa gülen Gözlerin, dişlerin ve ak pak gerdanınla Ne güzel komşumuzdun sen, Fahriye Abla! Eviniz kutu gibi küçücük bir evdi, Sarmaşıklarla balkonu örtük bir evdi; Güneşin batmasına yakın saatlerde Yıkanırdı gölgesi kuytu bir derede. Yaz, kış yeşil bir saksı ıtır pencerede; Bahçende akasyalar açardı baharla. Ne şirin komşumuzdun sen, Fahriye Abla! Önce upuzun, sonra kesik saçın vardı; Tenin buğdaysı, boyun bir başak kadardı. İçini gıcıklardı bütün erkeklerin Altın bileziklerle dolu bileklerin. Açılırdı rüzgârda kısa eteklerin; Açık saçık şarkılar söylerdin en fazla. Ne çapkın komşumuzdun sen, Fahriye Abla! Gönül verdin derlerdi o delikanlıya, En sonunda varmışsın bir Erzincanlıya. Bilmem simdi hâlâ bu ilk kocanda misin, Hâlâ dağları karlı Erzincan’da mısın? Bırak, geçmiş günleri gönlüm hatırlasın; Hâtırada kalan şey değişmez zamanla, Ne vefalı komşumuzdun sen, Fahriye Abla! Ahmet Muhip Dranas DOSTLAR BENİ HATIRLASIN Ben giderim adım kalır Dostlar beni hatırlasın Düğün olur bayram gelir Dostlar beni hatırlasın Can kafeste durmaz uçar Dünya bir han konan göçer Ay dolanır yıllar geçer Dostlar beni hatırlasın Can bedenden ayrılacak Tütmez baca yanmaz ocak Selam olsun kucak kucak Dostlar beni hatırlasın Ne gelsemdi ne giderdim Günden güne arttı derdim Garip kalır yerim yurdum Dostlar beni hatırlasın Açar solar türlü çiçek Kimler gülmüş kim gülecek Murad yalan ölüm gerçek Dostlar beni hatırlasın Gün ikindi akşam olur Gör ki başa neler gelir Veysel gider adı kalır Dostlar beni hatırlasın Âşık Veysel ÇOBAN ÇEŞMESİ Derinden derine ırmaklar ağlar, Uzaktan uzağa çoban çeşmesi, Ey suyun sesinden anlayan bağlar, Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi. "Gönlünü şirinin aşkı sarınca Yol almış hayatın ufuklarınca, O hızla dağları Ferhat yarınca Başlamış akmağa çoban çeşmesi..." O zaman başından aşkındı derdi, Mermeri oyardı, taşı delerdi. Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi. Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi. Vefasız Aslıya yol gösteren bu, Keremin sazına cevap veren bu, Kuruyan gözlere yaş gönderen bu... Sızmadı toprağa çoban çeşmesi. Leylâ gelin oldu, Mecnun mezarda, Bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda, Ateşten kızaran bir gül ararda, Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi, Ne şair yaş döker, ne aşık ağlar, Tarihe karıştı eski sevdalar. Beyhude seslenir, beyhude çağlar, Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi... Faruk Nafiz Çamlıbel İSTANBUL'U DİNLİYORUM İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı Önce hafiften bir rüzgar esiyor; Yavaş yavaş sallanıyor Yapraklar, ağaçlarda; Uzaklarda, çok uzaklarda, Sucuların hiç durmayan çıngırakları İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı; Kuşlar geçiyor, derken; Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık. Ağlar çekiliyor dalyanlarda; Bir kadının suya değiyor ayakları; İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı; Serin serin Kapalıçarşı Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa Güvercin dolu avlular Çekiç sesleri geliyor doklardan Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları; İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı; Basımda eski alemlerin sarhoşluğu Loş kayıkhaneleriyle bir yalı; Dinmiş lodosların uğultusu içinde İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir yosma geçiyor kaldırımdan; Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar. Bir şey düşüyor elinden yere; Bir gül olmalı; İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir kus çırpınıyor eteklerinde; Alnın sıcak mi, değil mi, biliyorum; Dudakların ıslak mi, değil mi, biliyorum; Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından Kalbinin vurusundan anlıyorum; İstanbul’u dinliyorum. Orhan Veli Kanık MEHLİKA SULTAN Mehlika Sultan'a aşık yedi genç Gece şehrin kapısından çıktı Mehlika Sultan'a aşık yedi genç Kara sevdalı birer aşıktı. Bir hayalet gibi dünya güzeli Girdiğinden beri rüyalarına; Hepsi meşhur, o muamma güzeli Gittiler görmeye Kaf dağlarına. Hepsi, sırtında aba, günlerce Gittiler içleri hicranla dolu; Her günün ufkunu sardıkça gece Dediler ''Belki bu son akşamdır'' Bu emel gurbetinin yoktur ucu; Daima yollar uzar, kalp üzülür Ömrü oldukça yürür her yolcu, Varmadan menzile bir yerde ölür. Mehlika'nın kara sevdalıları Vardılar çıkrığı yok bir kuyuya, Mehlika'nın kara sevdalıları Baktılar korkulu gözlerle suya. Gördüler ''Aynada bir gizli cihan.. Ufku çepçevre ölüm servileri...'' Sandılar doğdu içinden bir an O, uzun gözlü, uzun saçlı peri. Bu hazin yolcuların en küçüğü Bir zaman baktı o viran kuyuya. Ve neden sonra gümüş bir yüzüğü Parmağından sıyırıp attı suya. Su çekilmiş gibi rüya oldu!.. Erdiler yolculuğun son demine; Bir hayal alemi peyda oldu Göçtüler hep o hayal alemine. Mehlika Sultan'a aşık yedi genç Seneler geçti, henüz gelmediler; Mehlika Sultan'a aşık yedi genç Oradan gelmeyecekmiş dediler!.. Yahya Kemal Beyatlı Milyon Kere Ayten Ben bir ayten tutturmuşum Oh ne iyi Aytenli içkiler içip sarhoş oluyorum Ne güzel Hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin Biraz ayten sürüyorum Güzelleşiyor. Şarkılar söylüyorum Şiirler yazıyorum,ayten üzerine Saatim her zaman ya ayten’e beş var Ya ayten’i beş geçiyor Ne yana baksam gördüğüm o Gözümü yumsam aklımdan ayten geçiyor Bana sorarsanız mevsimlerden ayten’deyiz. Günlerden aytentesi Odur gün gün beni yaşatan Onun kokusu sarmıştır sokakları Onun gözleridir şafakta gördüğüm Akşam kızıllığında onun dudakları Başka kadını övmeyin yanımda gücenirim Ayten’i övecekseniz Ne ala oturabilirsiniz Bir kadehte sizinle içeriz ayten’i İki laf ederiz. Onu siz de seversiniz benim gibi Ama yağma yok Ayten’i size bırakmam Alın,tek kat elbisemi size vereyim Cebimde bir on liram var Onu da alın gerekirse Ben ayten’i düşünürüm üşümem Üç kere adını tekrarlarım karnım doyar Parasızlık da bir şey mi? Ölüm bile kötü değil Aytensizlik kadar ! Ona uğramayan gemiler batsın Ondan geçmeyen trenler devrilsin Onu sevmeyen yürek taş kesilsin Kapansın onu görmeyen gözler Onu övmeyen diller kurusun İki kere iki dört elde var ayten Bundan böyle dünyada Aşkın adı AYTEN olsun. Ümit Yaşar Oğuzcan Kışlada Bahar Kara gözlüm efkârlanma,gül gayrı! İbibikler öter ötmez ordayım. Mektubunda diyorsun ki gel gayrı! Sütler kaymak tutar tutmaz ordayım. Ah çekerim resmine her bakışta. Bir mahzunluk var o boyun büküşte. Emin ol her sigara yakışta, Sanki duman tüter tütmez ordayım. Mor dağlara karargâhlar kurulur, Eteğinde bölük bölük durulur, On dakika istirahat verilir, Tüfekleri çatar çatmaz ordayım... Dağlar,taşlar bu hasretlik derdinde; Sabır sebat etmez gönül yurdunda. Akşam olur tepelerin ardında , Daha güneş batar batmaz ordayım... Aramıza dağlar girmiş koskoca; Meraklanma ,gönlüm dağlardan yüce! Bir gün değil,beş gün değil,her gece Yatağıma yatar yatmaz ordayım... Bahar geldi;koyun,kuzu koklaştı. İki âşık dört senedir bekleşti. Kara gözlüm,düğün dernek yaklaştı. Vatan borcu biter bitmez ordayım! Bekir Sıtkı ERDOĞAN ELİF ELİF DİYE İncecikten bir kar yağar Tozar Elif Elif diye Deli gönül abdal olmuş Gezer Elif Elif diye Elif’in uğru nakışlı Yavru balaban bakışlı Yayla çiçeği kokuşlu Kokar Elif Elif diye Elif kaşlarını çatar Gamzesi sineme batar Ak elleri kalem tutar Yazar Elif Elif diye Evlerinin önü çardak Elif’in elinde bardak Sanki yeşil başlı ördek Yüzer Elif Elif diye Karac’oğlan eğmelerin Gönül vermez değmelerin İliklemiş düğmelerin Çözer Elif Elif diye KARACAOĞLAN MİHRİBAN Sarı saclarına deli gönlümü Bağlamışlar, çözülmüyor Mihriban Ayrılıktan zor belleme olumu Görmeyince sezilmiyor Mihriban Yar, deyince kalem elden düşüyor Gözlerim görmüyor, aklım şaşıyor Lambamda titreyen alev üşüyor Aşk, kağıda yazılmıyor Mihriban Önce naz, sonra söz ve sonra hile Sevilen seveni düşürür dile Seneler, asırlar değişse bile Eski töre bozulmuyor Mihriban Tabiplerde ilaç yoktur yarama Aşk deyince ötesini arama Her nesnenin bir bitimi var ama Aşka hudut çizilmiyor Mihriban Boşa bağlanmamış bülbül, gülüne Kar koysan koz olur askın külüne Şaştım kara bahtım tahammülüne Tasa çalsam ezilmiyor Mihriban Tarife sığmıyor askın anlamı Ancak çeken bilir bu derdi, gamı Bir kor düğüm bastan sona tamamı Çözemedim çözülmüyor Mihriban. Abdurrahim Karakoç BİN BİRİNCİ GECE Gurbetten gelmişim, yorgunum hancı; Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş. Aman karanlığı görmesin gözüm, Beyaz perdeleri ser yavaş yavaş. Sıla burcu burcu ,ille ocağım… Çoluk çocuk hasretinde kucağım… Sana her şeyimi anlatacağım, Otur baş ucuma ,sor yavaş yavaş. Güç bela bir bilet aldım gişeden, Yolculuk başladı Haydarpaşa’dan, Hancı, n’olur elindeki şişeden Birkaç yudum daha ver yavaş yavaş. Ben o gece hem ağladım hem içtim, İki gün diyardan diyara uçtum, Kayseri yolundan Niğde’yi geçtim, Uzaktan göründü Bor yavaş yavaş. Garibim, her taraf bana yabancı, Dertliyim çekinme doldur be hancı! İlk önce kımıldar hafif bir sancı, Ayrılık sonradan kor yavaş yavaş. Bende bir resmi var,yarısı yırtık; On yıldır evimin kapısı örtük; Garip bir de sarhoş oldu mu artık Bütün sırlarını der yavaş yavaş. İşte hancı ben her zaman böyleyim, Öteyi ne sen sor ne ben söyleyim, Kaldır artık boş kadehi neyleyim, Şu bizim hesabı gör yavaş yavaş. Bekir Sıtkı ERDOĞAN TOPRAK Dost dost diye nicesine sarıldım; Benim sâdık yârim, kara topraktır. Beyhûde dolandım, boşa yoruldum, Benim sâdık yârim, kara topraktır. Nice güzellere bağlandım kaldım, Ne bir vefâ gördüm, ne fayda buldum, Her türlü isteğim topraktan aldım, Benim sâdık yârim, kara topraktır. Koyun verdi, kuzu verdi ,süt verdi, Yemek verdi; ekmek verdi; et verdi; Kazma ile dövmeyince kıt verdi; Benim sâdık yârim, kara topraktır. Âdem’dem bu deme neslim getirdi; Bana türlü türlü meyva yedirdi, Her gün beni tepesinde götürdü; Benim sâdık yârim ,kara topraktır. Karnın yardım kazma ile bel ile, Yüzün yırttım tırnak ile el ile, Yine beni karşıladı gül ile; Benim sâdık yârim ,kara topraktır. İşkence yaptıkça bana gülerdi; Bunda yalan yoktur ,herkes de gördü; Bir çekirdek verdim,dört bostan verdi; Benim sâdık yârim ,kara topraktır. Havaya bakarsam,hava alırım; Toprağa bakarsam,duâ alırım; Topraktan ayrılsam,nerde kalırım? Benim sâdık yârim ,kara topraktır. Dileğin var ise iste Allah’tan; Almak için uzak gitme topraktan; Cömertlik toprağa verilmiş Hak’tan Benim sâdık yârim ,kara topraktır. Hakîkât ararsan ,açık bir nokta; Allah kula yakın,kul da Allâh’a; Hakk’ın gizli hazinesi toprakta. Benim sâdık yârim ,kara topraktır. Bütün kusûrumu toprak gizliyor; Merhem çalıp yaralarım düzlüyor; Kolun açmış yollarımı gözlüyor; Benim sâdık yârim ,kara topraktır. Her kim ki olursa bu sırra mazhar; Dünyaya bırakır ölmez bir eser, Gün gelir Veysel’i bağrına basar. Benim sâdık yârim ,kara topraktır. Aşık Veysel Koşma Vardım ki yurdumdan ayak göçürmüş; Yavru gitmiş,ıssız kalmış otağı. Camlar şikest olmuş,meyler dökülmüş; Sâkîler meclisten çekmiş ayağı. Hangi dağa bulsam ben o merâli, Hangi yerde sorsam çeşm-i gazali, Avcılardan kaçmış ceylan misâli Gezmiş dağdan dağı ,yoktur durağı. Lâleyi ,sümbülü,gülü hâr almış, Zevk ü şevk ehlini âh ü zâr almış, Süleyman tahtını sanki mâr almış; Gama tebdil olmuş ülfetin çağı. Zihni dehr elinden her dem kan ağlar; Vardım ki bağ ağlar,bağban ağlar; Sümbüller perişan,güller kan ağlar Şeyda bülbül terk edeli bu bağı. Zihni En son güncelleme tarihi 1134 10 Kasım şiirleri sözleri! 10 Kasım ile ilgili şiirler 2-4 … 1 gün önce 2-4-8 kıtalık 10 Kasım ile ilgili şiirler! Kısa uzun 10 Kasım şiirleri sözleri arama motorlarında sorgulanıyor. En anlamlı 10 Kasım sözleri hakkında araştırma yapılıyor. Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938 günü hayata veda etti ve tüm ulusu gözyaşlarına boğdu. Atatürk, her ölüm yıldönümünde yurt genelinde çeşitli anma … 10 Kasım Şiirler 10 kasim tÜrkÜsÜ; atatÜrk; atatÜrk’Ü duymak; atatÜrk gÜlÜmsedİ; atatÜrk yazar; atatÜrk’Ü gÖrdÜm dÜŞÜmde 10 Kasım ile ilgili kısa şiirler! 1 2 3 4 kıtalık kısa … 10 Kasım Şiirleri 2 Kıtalık. 10 Kasım Şiiri Sinem Esen Bak 10 Kasım yine geldi. Gözlerde yaşlar tükendi. Aradan 78 yıl geçse bile. Senin hatıran hiç bitmedi . Sabahlar her zaman … 10 Kasım ile ilgili şiirler En güzel ve duygulu 2, 4 … 10 Kasım Kısa Uzun 1-2-3-4 Kıtalık Sınıf Ana … 10 Kasım Şiiri 2 Kıta 1. Sınıf Ana Sınıfı. ATATÜRK Büyük Önder Atatürk, Özgürce yaşıyoruz, Kurduğun cumhuriyeti, Gönülden seviyoruz. Büyük Önder Atatürk, Yolundan gidiyoruz, Gösterdiğin hedefe, Yılmadan yürüyoruz. Büyük Önder Atatürk, Seninle büyüyoruz, Her 10 … 2-4-10 Kıtalık, Her Yaş İçin 10 Kasım Şiirleri İşte en güzel en anlamlı uzun kısa 2 kıta 4 kıta 6 kıta 8 kıta 10 kıta ilkokul ortaokul lise ve yetişkin seviyesinde 10 Kasım Atatürk’ü anma sözleri ve şiirleri – Rüzgâr ağırdan eser, her 10 Kasım sabahı, her bir yere savurur, sararmış yaprakları. Hüzünlenir milletim, her … 10 Kasım Şiirleri – En Kısa 10 kasım hüzünü hüzünlüyüz biz bugun çünkü bugün 10 kasım bütün dünya aglasın çünkü bugün 10 kasım. atam anıtkabirde mezarında yatıyor toplanmış bütün millet mezarında ağlaşıyor. 10 kasım gelince gozumun onunde anıtkabir masmavi gozleri … 10 Kasım Şiirleri – 10 Kasım ile İlgili Şiirler – Türkçe … 10 KASIM GÜNÜ. Ben de ağlamaklı olurum her 10 Kasım günü. Ben de hüzünlenirim, özlerim Atatürk’ü. Düşüncelerimde hep o, onun fikirleri, Koruyacağız elbette ki kurduğu Cumhuriyeti. Ona sunacağız bugün derdiğimiz çiçekleri. Onun için okuyacağız en güzel şiirleri. Onu anlatacağız bugün yazdığımız yazılarda, 10 Kasım şiirleri! 2 kıtalık, 3 kıtalık, 4, kıtalık 10 … 2017 yılı itibariyle 10 Kasım şiirleri arayanlara özele hazırladığımız haberde en anlamlı Atatürk şiirlerini inceleyebilirsiniz. İşte 1 kıtalık, 2 kıtalık, 3 kıtalık, 4 … 10 Kasım 2 Kıtalık Şiirler Zevkli Eğlenceli … 10 Kasım Şiirleri 2 Kıtalık 10 Kasım İle İlgili İki Kıtalık Şiirler Gazi Mustafa Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu olup 1881 yılında doğmuş olup 10 Kasım 1938 yılında sabah saat 0905 gece yaşamını Kasımın önemi ülkemizin kurtarıcısı ve kurucusu olan Atatürk’ün ölüm günü büyük törenler ile yurdumuzun dört bir yanında … 10 kasım şiiri 2 kıtalık – Şiirleri Oku 10 Kasım Atatürk Şiiri 3 Kıta. Bir cevap yazın Cevabı iptal et. E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir. Yorum. İsim * E-posta * İnternet sitesi. This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed. 10 Kasım kısa-uzun şiirleri 5, 4, 3 kıta şiirler En … 10 Kasım kısa-uzun şiirleri 5, 4, 3 kıta şiirler En anlamlı 10 Kasım sözleri ve şiirleri uzun Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 83. ölüm yıldönümü 10 Kasım 2021 günü özlem ve minnetle anılacak. Anlamlı ve uzun 10 Kasım … 10 Kasım ile ilgili şiirler 2 – 3 – 4 kıtalık kısa şiirler … 10 Kasım ile ilgili kısa 2 -3 -4 kıtalık şiirler. 10 Kasım’a sayılı günler kala binlerce öğrenci 10 Kasım ile ilgili şiirleri merak ediyor. Kolay ezberlenen 10 Kasım şiirleri 1 – 2 … En güzel 10 Kasım şiirleri 2020! 2,3,4,5 kıtalık 10 Kasım … En güzel 10 Kasım şiirleri 2020! 2,3,4,5 kıtalık 10 Kasım şiirleri kısa ve öz! Atatürk’ü anma şiirleri – 1046 Güncelleme – 0850 10 Kasım Şiirleri Kısa ve Öz, 10 Kasım İle İlgili Şiirler 10 Kasım 1938 şiirleri sayfamızda amatör ve ünlü şairlerden kısa 10 kasım şiirleri hazırladık. Mustafa Kemal Atatürk 10 kasım saat 0905’de hayata gözlerini yumdu ve o gün genci yaşlısı herkes büyük üzüntü yaşadı. 10 Kasım şiirleri 2021 Yeni, farklı, duygu dolu 10 Kasım … 1 gün önce 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü’ne sayılı günler kala öğrenciler şiir arayışına geçti. 10 Kasım şiirleri büyük heyecanla araştırılıyor. İlkokul, ortaokul, lise düzeyindeki 10 … 10 Kasım mesajları ve şiirleri! En anlamlı ve uzun 10 … Yarın günlerden 10 Kasım. Bu sebeple 10 Kasım mesajları ve şiirleri vatandaşlar tarafından merak ediliyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu sene de birbirinden anlamlı sözler ve mesajlar … 10 Kasım şiirleri kısa en güzel 3 kıtalık 10 Kasım … İşte en duygusal 10 Kasım şiirleri, kısa 2 kıtalık 4 kıtalık uzun 10 kasım Atatürk sözleri Abone ol. Ulu Önder Atatürk’ün ölüm yıldönümü olan 10 Kasım için geri sayım … 10 Kasım Şiirleri – Yeni Makale 10 Kasım Şiirleri. Öğretmen Atatürk. Yine derse giriyorsun Samsun kapısından Selâmlıyor, seviyor tek öğretmenini İl il, köy köy, can can Tüm Anavatan. Hemen başlıyor mutlu ders Erzurum’dan Sonra derinleşiyor volkan-öğütle Sivas’taki son oturumdan. Bütün … 10 Kasım şiirleri haberimizde! İşte 2 kıtalık, 4 kıtalık … 10 Kasım Atatürk şiirleri 2 kıtalık, 4 kıtalık arama motorunda yoğun olarak araştırılıyor. Yarın 10 Kasım Atatürk’ü anma günü. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk 81. ölüm … 10 Kasım şiirleri 2, 3, 4 kıtalık 10 Kasım Atatürk’ü Anma … 10 Kasım şiirleri 2, 3, 4 kıtalık 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü şiirlerinden seçenekler 10 Kasım şiirleri Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü Anma Günü öncesinde gündeme geldi. Anlamlı ve kısa 10 Kasım şiirleri! 2 kıtalık 10 Kasım … 10 Kasım şiirleri,Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü anma etkinlikleri dolayısıyla program akışında yer alacak. İki kıtalık ve 4 kıtalık olmak … 10 Kasım ile ilgili kısa 2- 4 kıtalık şiirler – Internet Haber 10 Kasım’a sayılı günler kala öğrenciler 10 Kasım ile ilgili kısa 2-4 kıtalık şiirleri merak ediyor. Türkiye’nin kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk’ün vefat ettiği tarih olan 10 … 10 kasım şiiri 5 kıtalık – Şiirleri Oku 10 kasım şiiri 5 kıtalık. 10 Kasım 1938, Günlerden Perşembe. Atatürk’üm ölmüş, Saat dokuzu beş geçe. Çökmüş bir matem havası, Milletimin üstüne, Gözyaşları sel olmuş. Akmış Marmara Denizi’ne. 10 Kasım Şiirleri 3 Kıta 10 Kasım Şiirleri 3 Kıta. 10 KASIM. Yıl otuz sekiz On Kasım Perşembe. Hatırdan çıkmayacak bir sonbahar. Sarsılıyor İstanbul yedi tepe, Yaman esmiş Dolmabahçe’de rüzgar. Gerçek olamaz, olsa olsa bir düş, Dokuzu beş geçe Atatürk ölmüş. Böyle toptan bir yas nerede görülmüş, 10 Kasım Atatürk Şiiri 3 Kıta – Şiirleri Oku 10 Kasım Atatürk Şiiri 3 Kıta. ATATÜRK. Büyük Önder Atatürk, Özgürce yaşıyoruz, Kurduğun cumhuriyeti, Gönülden seviyoruz. Büyük Önder Atatürk, Yolundan gidiyoruz, Gösterdiğin hedefe, Yılmadan yürüyoruz. Büyük Önder Atatürk, Seninle büyüyoruz, Her 10 Kasım gelince, Seni çok … En güzel, yeni, kısa, uzun, anlamlı ve duygusal, 5, 4, 3 … En güzel, yeni, kısa, uzun, anlamlı ve duygusal, 5, 4, 3, 2 kıtalık 10 Kasım şiirleri yoğun olarak araştırılıyor. 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü, 10 Kasım 1938 günü saat … 10 KASIM ŞİİRLERİ/ATATÜRK ŞİİRLERİ 10 KASIM ATATÜRK’Ü ANMA GÜNÜ ve ATATÜRK HAFTASINDA, MİLLİ BAYRAMLARDA söylenecek duygusal 10 Kasım şiirleri,ilkokul 2 kıtalık,3 kıtalık,5 kıtalık ilkokul kısa Atatürk şiirleri için sitemizi ziyaret ediniz. 10 KASIM ŞİİRLERİ ?HEPSİ BİR ARADA! Anış. 10 kasım şiiri 4 kıta – Şiirleri Oku 10 kasım şiiri 4 kıta. ATATÜRK YÜREĞİMDE. Atatürk yarın, Atatürk bugün, Atatürk dün. Ben olmuş artık, Yüreğimde, Benimle her gün. İleriye baktığımda, Mavi mavi, Atam bakar. Anadolu kırlarında, Türüm türüm, … Sen varsın Atatürk’üm Her Şeyimizde 10 Kasım Şiiri. Atatürk şiirleri 10 Kasım kısa 3 kıtalık şiirler ekranı … 10 Kasım için geri sayım başladı, 1938 yılında hayatını kaybeden Atatürk’ün ardından okunacak en güzel 10 Kasım şiirleri, en duygulu 10 Kasım şiirleri ve 3 kıtalık uzun-kısa … Öğretmenler günü şiiri 2 kıta – 10 Kasım Kısa Uzun … 10 Kasım Şiirleri; 23 Nisan Şiirleri; 24 Kasım Şiirleri; 29 Ekim Şiirleri; … 24 Kasım Öğretmenler Günü Şiirleri / Öğretmenler Günü; Öğretmenler günü şiiri 2 kıta. Öğretmenime. Kalem, silgi, defter Sen yoksan neye yarar. Küçücük parmaklarım, Nasıl harfleri arar. Senden hiç ayrılamam, Ailem gibisin benim … 10 kasım şiirleri 2 kıta kısa duygusal Atatürk şiirleri … İşte en duygusal 10 Kasım şiirleri, kısa 2 kıtalık 4 kıtalık uzun 10 kasım Atatürk sözleri . BIST … 10 kasım şiirleri 2 kıta kısa duygusal Atatürk şiirleri. 0. 10 kasım şiirleri 3 kıta – Şiirleri Oku Harika Şiirler 10 kasım şiirleri 3 kıta. Bayrak yarıya çekilmiş, Atatürküm öldü diye. En son yaprak da dökülmüş, Atatürküm öldü diye. Sürü yas tutmuş ovada, Kuşlar susmuşlar yuvada, Rüzgar esmez olmuş dağda, Atatürküm öldü diye. Irmaklar yaslı çağlamış, Ağaçlar sessiz ağlamış,… 10 Kasım Yıl otuz sekiz On Kasım … 10 kasım şiirleri 4 kıta – Şiirleri Oku Harika Şiirler Tagged 10 kasım şiirleri 4 kıta . Atatürk’ün Sesi Şiiri. … 10 Kasım Ben hiç 10 Kasım’a “Günaydın” demem ki Ben sensiz 23 Nisan’a Hoş geldin diyemem ki Seni özlesek bile Elden ne gelir ki Bir daha senin gibi Gelecek mi ne belli… Dünya Çocuk Günü Şiiri 4 kıta – Şiirleri Oku Dünya Çocuk Günü Şiiri 4 kıta. Tüm dünya çocukları, Gelin birlik olalım. Tüm kaygılardan uzak, Yeni dünya kuralım. Dünya bizim olunca, Savaşlar olmayacak. Tüm dünya ulusları, Kardeşçe yaşayacak. Orman Şiiri 2 kıta – Şiirleri Oku 10 Kasım Şiirleri; 23 Nisan Şiirleri; 24 Kasım Şiirleri; 29 Ekim Şiirleri; İlköğretim Haftası Şiirleri; … Şiir Kategorileri; Orman Haftası Harika 1-2-3-4 Kıtalık Kısa; Orman Şiiri 2 kıta. Canım Orman’ım. Orman’dır insanı yurt yapan. Sevda’dan öte sevdan. Canım yurdumun yeşilliklerinde. Benim güzel ormanım … Yeni Yıl Şiiri 4 Kıta – Şiirleri Oku 10 Kasım Şiirleri; 23 Nisan Şiirleri; 24 Kasım Şiirleri; 29 Ekim Şiirleri; İlköğretim Haftası Şiirleri; Yerli Malı Şiirler; Şiir Kategorileri; Yeni Yıl Uzun Kısa Harika 1-2-3-4 Kıtalık; Yeni Yıl Şiiri 4 Kıta. Bir, iki, beş, on derken Üç yüz altmış beş oldu. Dünya Çocuk Günü Şiiri 3 kıta – Şiirleri Oku Her yıl yirmi Kasım, Çocuk Hakları Günüdür. Şarkı söyle, oyun oyna Gün çocuk olma günüdür. Çocukları mutlu etmek, Olmalı temel ilke, Çocuk Hakları Bildirisi, İmzaladı birçok ülke. … 2 Kıta İlköğretim Haftası Şiiri – Şiirleri Oku 2 Kıta İlköğretim Haftası Şiiri. Bugün kalplerde sevinç. Gözlerde ışık dolu. Bizi aydınlık günlere, Çağırır okul yolu. Yeni ders yılımızda, Biz çok çalışacağız. Bilgi gücümüz ile. Engeller aşacağız. 3 kıta cumhuriyet bayramı şiiri – Şiirleri Oku 3 kıta cumhuriyet bayramı şiiri. Bаyrаğımız çekilmiştir göğe , Bir daha inmeyecektir yere , Biz vеrirsеk еl еlе , Muhtaç olmayız namerde. Atatürk’ün аrmаğаnı bu vatan , İzindеn yürürüz hеp Atа’m. Düşmandı yurdumuzdаn kaçan , Yeşilay şiiri 3 kıta – Şiirleri Oku 10 Kasım Şiirleri; 23 Nisan Şiirleri; 24 Kasım Şiirleri; 29 Ekim Şiirleri; İlköğretim Haftası Şiirleri … Yeşilay Haftası Uzun Kısa 1-2-3-4 Kıta Harika; Yeşilay şiiri 3 kıta. YEŞİLAY GENÇLİK MARŞI. Bir zamanlar gelecek, Göğsümüz kabaracak, Acunda dalgalansın, Yeşil aylı bir bayrak. Bu bayrağın altında, Bil … Anne Şiiri 2 Kıtalık – Şiirleri Oku Ben çiçekte tombul böcek, Sensin beni güldürecek, Anneciğim, biriciğim. Kulağımda tatlı sesin, Ninni yavrum uyu dersin, Sevgi bağın eksilmesin. Anneciğim, biriciğim. Mevlüt KAPLAN. Tags 1 sınıf anneler günü şiirleri anneler günü şiirleri 2 kıta anneler günü şiirleri kısa. Yılbaşı Şiiri 3 Kıta – Şiirleri Oku 10 Kasım Şiirleri; 23 Nisan Şiirleri; 24 Kasım Şiirleri; 29 Ekim Şiirleri; İlköğretim Haftası Şiirleri; Yerli Malı Şiirler; Şiir Kategorileri; Yeni Yıl Uzun Kısa Harika 1-2-3-4 Kıtalık; Yılbaşı Şiiri 3 Kıta. Yeni Yıl Şiiri 2 Kıta – Şiirleri Oku Advertisement Kutlu olsun yavrucuğum, Yeni yılda yeni yaşın. Başarıya ulaştırsın, Seni, bu yılki uğraşın. Seni yıllar büyütecek, Bilgili adam edecek. Gelecekte başarınla, Milletin yüzü gülecek. Advertisement Kadınlar Günü Şiiri 4 kıta – Şiirleri Oku 10 Kasım Şiirleri; 23 Nisan Şiirleri; 24 Kasım Şiirleri; 29 Ekim Şiirleri; İlköğretim Haftası Şiirleri; Yerli Malı Şiirler; Şiir Kategorileri; Dünya Kadınlar Günü Uzun Kısa 1-2-3-4 Kıtalık Harika; Kadınlar Günü Şiiri 4 kıta. Adı Kadın Yüreği Yangın. Adı kadın Anadır bacıdır kadın Candır cananadır, eşdir … Yeşilay Şiiri 4 kıta – Yeşilay Şiiri 4 kıta. Sigara deyip geçme. Öyle çok ki zararı, Tüm alkollü içkiler. Sarhoş eder insanı. Hele uyuşturucu. Bil ki büyük felaket, Düşürmesin ağına. Aman seni dikkat et. Trafik Şiiri 4 Kıtalık – Şiirleri Oku Yolumuzda yürürken, Biraz dikkat edelim. Ortayı bırakarak, Kaldırımdan gidelim. Bütün arkadaşlarım, Sizleredir sözümüz. Arabalar gelirken, Dört açılsın gözünüz. Kaldırımdan geçerken, Bir yandan öbür yana. Dikkat edelim yolun, Sağına ve soluna. Hep dikkate bağlıdır, Trafik… Kızılay Şiiri 4 Kıta – Kızılay Haftası Şiirleri … Kızılay En kara günümüzde, Bizi Kızılay korur, Yoksulların, dertlinin, Derdine derman olur. Sel, deprem ve yangının Devasıdır Kızılay Kimsesiz yetimlerin Babasıdır Kızılay. İyi günlerde yardım Ederiz Kızılay’a Bütün felaketlerden Kurtuluruz bedavaya Biz de öyle… 24 Kasım Öğretmenler Günü Şiirleri Şiirler 24 Kasım Öğretmenler Günü Şiirleri kıtalık öğretmenler günü şiirleri bu adresimizde. ana sınıfı 2. sınıf 3 sınıf öğretmenler günü şiiri okuyun. Orman haftası şiiri 3 kıta – Şiirleri Oku Sele, kaymaya karşı en etkin ilacıdır. Birçok işte yardımcı ormanın ağacıdır. Ağaç dik, orman koru budur uygarlık yolu. Binbir türlü eşyamız yapılıyor ağaçtan. Her iş böyle sürüyor nasıl giderse baştan. Yeşile beze yurdu, hayır gelmezki taştan. Ağaç dik, orman koru budur uygarlık yolu. Gölgesinde insanlar …

dünyanın en kolay ezberlenen şiiri